Feodal aile yapısının egemen olduğu, bu nedenle çocuk gelinler ve aile içi cinsel tacizin ve buna bağlı olarak kadın cinayetleri ile gündeme gelen Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde cinsel suçların cezalarının artırılmasını ön gören tasarı, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerce sosyal, eğitim ve kültürel altyapı ile desteklenmesi gereken önemli bir gelişme olarak değerlendirildi.
Türk Ceza Kanununun 102. maddesine eklenecek bu düzenlemenin uygulamaya geçmesi ve cezaların yarı oranında artırılmasının cinsel suçlarda caydırıcı nitelik taşıyacağı ifade edilirken, bu sayede cinsel suçların ne denli önemli olduğu konusunda da toplumda farkındalık ve bilinç oluşturacağı düşünülüyor.
- "Toplumun ihtiyaçlarına denk düşen bir çalışma"
Cinsel suçlarda cezaların artırılmasına yönelik hazırlanan tasarıyı değerlendiren Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DiTAM) Başkan Yardımcısı Sedat Yurttaş, tasarının, hem kadın örgütlerinin hem baroların hem de insan hakları örgütlerinin uzun süredir yasada yer almasını istedikleri bir çalışma olduğunu belirterek, bu çalışmayı önemli bulduklarını söyledi.
Yurttaş, "ensest" tanımının ilk kez TCK'ya girmesi, cinsel suçlarda cezaların artırılması, mağdurun daha da rencide olmasına yol açan ruh sağlığının bozulup bozulmadığını ilişkin istenen raporun kaldırılmasının önemli olduğunu vurgulayarak, bu hali ile cezaların hafiflemesinin önünü kapatan bir tasarı olduğunu belirtti.
Tasarıyı "Toplumun ihtiyaçlarına denk düşen bir çalışma" diye nitelendiren Yurttaş, şunları kaydetti:
"Toplum doğrudan yasalarla düzelmiyor maalesef. Bu nedenle insan ve çocuk haklarının korunması, kadına yönelik şiddetin önlenmesini sağlayacak bu çalışmaya paralel kültürel ve bilinç düzeyini yükseltecek bir çalışma da yapılması şart. Cezaların daha katı hale gelmesi ile toplum bir anda düzelmiyor. Bunun kültürel altyapısını ortadan kaldıracak, hem sosyal hem kültürel hem de ekonomik tedbirlere de ihtiyaç var. Kadının statüsü güçlendirilmeden, çocukların baskıya uğramaları halinde devlet güvencesi ile eğitimlerini sürdürmelerini sağlayacak ilişkiler yaratılmadan yasanın uygulanması çok zor olacaktır. Aile içerisinde enseste veya şiddete maruz kalan kadın ve çocuklara aileye ihtiyaç duymadan yaşamını idame ettirecek olanaklar yaratılamazsa sorun gizli kalmaya mahkum olacaktır."
- Ekonomik ve sosyal güvence sağlanması
Yurttaş, konunun kamuoyunda tartışılması ve yasa haline getirilmesinin bilinçlenme sürecinde gelinen aşamaya işaret etmesi bakımından önemli olduğunu ifade ederek, sosyo-ekonomik yapı ve kültürün aileleri çoğu zaman özellikle kızlarını bir tür ekonomik sermaye gibi gördükleri ruh haline soktuğunu kaydetti.
Geçmişteki gibi olmasa da başlık parası ve kölelik gibi çocuk yaşta evliliklere yol açan sorunların sürdüğünü vurgulayan Yurttaş, ekonomik ve sosyal güvence sağlanamadan yasaların uygulanma kabiliyetinin az olacağına inandığına işaret etti.
- "Mağdur şikayet etmekten korkup, kaçıyordu"
Dicle Üniversitesi (DÜ) Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aytekin Sır, cinsel suçlarda cezaların caydırıcı olması gerektiğini belirterek, mevcut haliyle cezaların caydırıcı olduğunu söylemenin mümkün olmadığını söyledi.
Prof. Dr. Sır, hazırlanan tasarıda cinsel suçlara yönelik cezalarda artış ön görüldüğünü ifade ederek, "Amerika Birleşik Devletlerinde bu tür cinsel saldırı suçlarına verilen ceza neredeyse 10 yıldan başlayıp idama kadar gidebiliyor. Yani ağır cezalar öngörülüyor. Türkiye'de ise bu cezalar düşük. Bunlar şikayete bağlı suçlar gibi değerlendiriliyor, mağdur da şikayet etmekten korkup kaçıyordu. Bu tür olaylar ne yazık ki bölgemizde de görüyoruz. Kızlar cinsel tacizi söylediklerinde ailelerinin kendilerini öldüreceğinden korkuyor" diye konuştu.
Aynı aileden cinsel tacize maruz kalan mağdurlara tanık olduğunu kaydeden Sır, konuşmanın teşvik edilerek çoğu zaman gizli kalan bu sorunun ortaya çıkarılması ve böylece suçluların cezalandırılmasının önemli olduğunu belirtti.
- Berdele ceza
Prof. Dr. Sır, bu sayede bu kişilerde ileride ortaya çıkabilecek psikiyatrik rahatsızlıkların da engellenebileceğine dikkati çekerek, şöyle dedi:
"Zorla evlendirilme olayı bölgede son derece önemli. Baba karşı aileden çocuğu yaşında bir kız ile evleniyor ve karşılığında kendi kızını da karşı aileden birine veriyor. 'Berdel' dediğimiz bu olayda ailenin cezalandırılması önemli. Cinsel suçlarda cezanın artırılması son derece makul ve caydırıcı. Ancak bu olayların ortaya çıkması hala kadınlar ve çocuklar üzerinde bir tehdit. Bu konuda bilincin geliştirilmesi şart. Çocuklar ve kadınlar saldırıya uğradığını mümkün olduğunca hala gizliyor. Pek çok hastam yaşadıklarını, 'bunu ilk kez size söylüyorum' diye anlatıyor. Bu nedenle bu konuda bilincin geliştirilmesinde çok fayda var. Çocuklara ana sınıfından itibaren cinsel saldırıya ilişkin eğitim verilmesinde fayda var. Mağdur konuştuğu zaman suçlanacağını düşünüyor. Mağdurda, 'ailem beni suçlar, bana inanmazlar' düşüncesi hakim."
- "Yasal düzenleme pek çok sorunu giderecektir"
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, tasarıyı çok olumlu bir gelişme olarak değerlendirerek, memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.
Cinsel suçlara ilişkin cezaların az olmasının büyük bir eksiklik olduğunu ifade eden Elçi, "Kadın ve çocuklarda ciddi bir haksızlığa ve mağduriyete yol açan bu alanda ihtiyaç duyulan yasal düzenlemenin yapılıyor olması son derece önemli" dedi.
Elçi, geçmişten bu yana cinsel suçlara yönelik cezaların artırılmasını talep ettiklerini vurgulayarak, bu düzenlemeyi yapma iradesinin ortaya çıkmış olmasının büyük gelişme olduğuna işaret etti.
Uygulamada bazı zorluklar yaşanabileceğine dikkati çeken Elçi, şöyle konuştu:
"Bir takım yasal düzenlemelerin hemen hayata geçirilmesi zor olabiliyor ancak bu konuda en azından yasal düzenlemenin olması pek çok sorunu giderecektir. Aile içindeki cinsel suçların dışa yansıması çoğu zaman mümkün olamayabiliyor. Bazen bu durum mağdura bile zarar veriyor. Cinsel suçlara ilişkin yasal bir düzenlemenin yapılması önemli bir boşluğu kapatacak, sorunun yansıtılması yasal koruma bilincini oluşturacaktır. Bu tür özellikle aile içi cinsel suçlarda salt aile içi yaptırıma ilişkin düzenleme de bazen yetmeyebilir. Birçok tedbiri bir arada düşünüp sorunun ele alınması gerekiyor. idari tedbir ve önlemlerle ancak bu cezai yasal düzenleme amacına ulaşabilir."