İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, nükleer anlaşmanın uygulanması konusundaki soruna ilişkin, "Biz sadece petrolü satabilecek ve paramızı alabilecek durumda olmak istiyoruz" dedi.
Zarif, Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine verdiği röportajda, nükleer anlaşmanın iki ayağı olduğunu, birinci ayağın İran’ın nükleer programını yalnızca barışçıl amaçlarla kullanması, diğer ayağının da uluslararası toplumu ve özellikle anlaşmanın diğer taraflarını İran’ın dünya ile ticari ilişkilerini normalleşmesini sağlamaya zorladığını ifade etti.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun, İran’ın yükümlülüklerini yerine getirdiğini 15 kez onaylandığına işaret eden Zarif, ancak İran’ın dünya ile ticari ilişkilerinin normalleşmediğini ve bu ilişkilerin anlaşma öncesinden daha kötü olduğunu anlattı.
Zarif, "Biz sadece petrolü satabilecek ve paramızı alabilecek durumda olmak istiyoruz" ifadesini kullandı.
Avrupa ülkelerinin, sadece anlaşmayı desteklediğine dair açıklamalarla sınırlı kaldığını belirten Zarif, ancak ülkesindeki insanların işlerini ve gelirlerini kaybettiğini dile getirdi.
6 EYLÜL'DE ÜÇÜNCÜ AŞAMA BAŞLIYOR
Zarif, İran’ın alacağı önemlere işaret ederek, "6 Eylül’de üçüncü aşama başlıyor. Avrupa ile anlaşmaya varırsak ve Avrupalılar (nükleer anlaşmayı) uygulamaya başlarsa bu adımı atmayacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Avrupalılara 120 gün süre verdiklerini ifade eden Zarif, "Şimdi sert adımları atmanın zamanı geldi" yorumunda bulundu.
Zarif, Avrupalılar taahhütlerini yerine getirmeye başladığında sadece yeni önlemler almaktan vazgeçmeyeceklerini, aynı zamanda şimdiye kadar aldıkları önlemleri de kaldıracaklarını kaydetti.
Nükleer anlaşmadan kaynaklanan sorunun İran ile ABD arasında olduğunun hatırlatılması üzerine Zarif, "Bu sorun bizimle ABD arasında değil, bizimle Avrupa arasında. ABD’in taahhütleri vardı ve bunlara uymayacaklarına karar verdiler ancak Avrupa’nın, ABD çekilmeden önce taahhütleri vardı ve bunlar ABD'den bağımsız. Bunlar anlaşmada ayrı bir şekilde listelenmiş" ifadesini kullandı.
Zarif, ayrıca, ABD’nin Avrupa’ya isteklerini dayatamayacağını, Avrupa’nın buna tepki göstermesi gerektiğini kaydetti.