Bu durum ise robotların, 20.1 milyon Rus vatandaşının işini elinden alabileceği anlamına geliyor.
Rusya Ulusal Ekonomi ve Kamu Yönetimi Başkanlığı’nın (RANEPA) çalışmasına göre, 2030 yılına gelindiğinde Rusya’daki çalışanların yüzde 45.5’inin işgücüne ihtiyaç kalmayacak. Bu durumda işçiler ya işgücü piyasasından çekilmek ya da kendilerini yeniden eğitmek durumunda kalacaklar. Üstelik söz konusu oran, yalnızca kayıtlı olarak istihdam edilen işçileri kapsıyor.
Makaleyi kaleme alan araştırmacılara göre, dijitalleşme ve otomasyon, 20.1 milyon işçinin yaşamını etkileyecek. Zira robotlar, otel ve restorancılık sektöründeki iş gücünün yüzde 73’ünü üstlenebilir. Dolayısıyla bu sektörde çalışmakta olan işçiler, otomasyon riski altında. Aynı zamanda imalat sektörünün yüzde 60’ı, tarım ve ormancılık sektörünün yüzde 58’i, parkende satış sektörünün yüzde 53’ü ve madencilik sektörünün yüzde 51’i de söz konusu gelişmeler sonucu risk altına girecek.
Sputnik’e yaptığı açıklamada RANEPA Girişimcilik Araştırmaları Laboratuvarı Yöneticisi Stepan Zemtsov, “Otomasyonun işgücü piyasası üzerinde yaratacağı etkiler üzerine konuşulması gerekiyor. Ancak teknolojinin insan gücünün yerini alabilecek olması, insanların hemen yarın işsiz kalacağı anlamına gelmiyor. Bu süreç oldukça geniş bir zaman dilimine yayılacak. Bu sayede de çalışanlar, kendilerini yeniden eğitme fırsatı yakalayabilecekler” ifadelerini kullandı.
ROBOTLARIN VERGİLENDİRİLMESİ OLASI ÇÖZÜMLER ARASINDA
Robotların vergilendirilmesi ise bu sorunun en olası çözümü olarak görülüyor. Vergilerden elde edilen gelir ise, otomasyon sonucu işlerini kaybeden işçilere sosyal yardım sağlamak amacıyla kullanılacak.
Ancak Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, robotlara uygulanacak olan vergi yükü söz konusu teknolojilerin gelişiminin önüne ket vurarak ülkenin otomasyon alanında diğer dünya ülkeleriyle yarışmasını imkansız hale getirebilir.
Durumun bir diğer çözüm de, haftada dört gün çalışma sistemine geçilmesi.
Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev, Cenevre’deki Uluslararası İş Konferansı’nda yaptığı konuşmada yeni teknolojilerin etkisiyle gelecekte toplumun haftada beş gün değil, dört gün çalışabileceğini söylemişti. Ancak ardından, çalışanların bu sözlerini fazla ciddiye alıp çalışma günlerinin azaltılması adına hemen beklenti içine girmelerini istememişti.
