Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında “Gelinen noktada siyaset irtifa kaybetmeye başladı. Değişim siyasetteki her parti tabanının ana beklenti haline geldi” diyerek şunları yazdı:
“Milletvekillerine, o bölgeyle ilgili yüksek bürokrasiye, STK’lara, cemaate, işadamlarına danışarak yapılacak bir değişim parti tabanlarında itibar görmeyecek. Hepsi ahbab çavuş. Şıracı’nın şahidi bozacı. Bundan bir şey çıkmaz. Milletvekilleri bu kadroları, bu kadrolar da o milletvekillerini üretti. O bürokrasiler de bu teşkilat ve milletvekillerinin eseri. Bunlar sahibinin sesidir. Bu her parti için böyle. AK Partidekiler için durum daha can sıkıcı. Bunlar birçok yerde ahbab çavuş ilişkilerinde MİT ile de, emniyet, istihbarat, mülki irade amirleri ile de kol kola girdiler.”
İŞ DÜNYASINDA İTİBAR GÖREN BAZI İSİMLER FETÖ’CÜLERDEN DAHA TEHLİKELİ
“FETÖ’cülere kafayı taktık. Bu kripto FETÖ’cüler kendilerini gizlemek için bu işe kenarından bulaşan herkesi FETÖ’cü diye ihbar ediyor” diyen Dilipak şöyle devam etti:
“Buna dikkat edelim. Kamuda ve iş dünyasında itibar gören bazı isimler, hapse atılan FETÖ’cülerden daha tehlikeli.
FETÖ’cülüğü, keşke sadece FETÖ ile ilişkilendirmesek. Aramızda, her cemaatte, her ideolojik ve politik topluluktan bir sürü METODİK FETÖ’CÜ var. Bunlara karşı da dikkatli olmamız gerek.
Ah bu siyaset, ah bu siyasetçiler.. Sonuçta bu süreç bir imtihan süreci. Yoksa her şey olacağına varır. Takdir neyse o. Ama öte yandan bu süreçte herkes yapıp yapmadıkları, söyleyip söylemedikleri, durdukları yer ve hesaplarıyla imtihan oluyorlar. Sonuçta herkes halleri ile ya kendi cennetlerine sırtlarında tuğla ya da kendi cehennemlerine sırtlarında odun taşıyor olacaklar. Yoksa kader, rızık ve ecel Allah’tan başka kimsenin elinde değil. Siz Allah’ın indinde, yolun sonunda varacağınız yeri, makamınızı görmek istiyorsanız, O’nun sizi neyle meşgul ettiğine bakın!”