Diyarbakır Barosu, Avukatlık Kanunun 76 ve 95. Maddelerinde barolara, “hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak” görevi yüklendiğini, bu sorumluluğun bir gereği olarak Yönetim Kurulu’nun aldığı karar gereğince Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması yönündeki Bakanlık kararına karşı yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açtıklarını açıkladı.
Baronun dava dilekçesinde, kayyum atama kararının dayanağı olan 674 sayılı KHK’nin Anayasa’ya aykırılığı üzerinde duruldu. OHAL döneminde çıkarılan KHK’nin olağan bir hukuk normu olarak değerlendirilemeyeceği belirtilen dilekçede, Anayasa Mahkemesinin geçmiş dönemlerde vermiş olduğu kararlara atıfta bulunuldu. Yine kayyum atanması kararının mevcut yasa ile bile uyumlu olmadığı, zira bakanlığın görevden alma yetkisinin sadece “görev sırasında ve görevi ile ilgili bir soruşturma ve kovuşturma” şartlarıyla sınırlı olmasına rağmen, bu kurala dahi uyulmadığının tespit edildiği ifade edildi.
“Kayyum ataması, Anayasa ve yasaya aykırı”
Baro tarafından yapılan açıklamada, istisna olarak öngörülen kuralın temel bir hukuk kuralı haline dönüştürüldüğü, demokrasinin temeli olan seçimin saf dışı bırakıldığı savunuldu. Yürütmeyi durdurma talebiyle verilen dilekçede, kayyum atanmasıyla sadece belediye başkanı değil, aynı zamanda halkoyuyla seçilen belediye meclisi ve belediye encümeni de saf dışı bırakıldığını ileri sürüldü. Dilekçede, kayyum atama kararının sebep, konu, amaç ve yetki bakımdan Anayasa ve yasaya aykırılığı vurgulanarak, Avrupa Konseyinin danışma organı olan Venedik Komisyonunun gerek KHK’lar gerekse de kayyum atanmasına ilişkin raporları da referans alındığı, uygulamanın Türkiye’nin tarafı olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile de uyumlu olmadığı dile getirildi.
“Türkiye’nin uluslararası saygınlığını sarsıyor”
Dilekçede ayrıca kayyum atama kararının Türkiye’nin uluslararası saygınlığını önemli ölçüde sarsmasının yanı sıra, modern dünya ile entegrasyonu ve işbirliğini, dolaysıyla ekonomik, sosyal ve siyasal alanda engelleyen bir faktör haline geldiği ifade edildi. Dilekçede OHAL uygulamalarının devamı olan bu hukuksuz uygulamadan vazgeçilerek, işlem hakkında yürütmenin durdurulması ve nihai olarak işlemin iptali ve görevden uzaklaştırılan belediye başkanının derhal görevlerine iadesini talep edildi.