Yağışların ülke genelinde mevsim normallerinin altında olması ve baraj seviyelerindeki düşüş nedeniyle baş gösteren kuraklık korkusu Diyarbakır’daki çiftçileri de etkiledi. Ekim zamanı gelmesine rağmen, kuraklık endişesiyle hububat ekimi öncesi toprağa atacakları gübreyi almayan çiftçiler, yağmurun yağmasını bekliyor. Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu, pandemi nedeniyle zor günler geçiren üreticilerin yaşanan kuraklıkla beraber daha da zor duruma düştüğünü ifade ederek, “Ne yapacağımıza şaşırdık. Şu an normalde bu tarlaya çamurdan dolayı giremememiz lazımdı ama şimdi top oynayabilirsiniz ki toprak o kadar kurumuş yani” diye konuştu.
‘Pandeminin üzerine kuraklık gelirse vay halimize’
Tarım ülkesi olarak diğer bölgelerdeki çiftçiler gibi kendilerinin de yağmur beklediğini dile getiren İskenderoğlu, “Çiftçi, kuraklıktan korktuğu için bırakın gübre atmayı, henüz gübre satın alamamış. Biz de alamadık. Pandeminin üzerine kuraklık da gelirse bizim vay halimize. Ülke olarak tarım ülkesiyiz. Şehir olarak da tarım şehriyiz. Acil olarak yağmur bekliyoruz. Hepimizin dileği ve dualarımız yağmurun yağması. Şu an hava şartları bize göre olumsuz. Normalde olumsuz hava şartları denildiğinde çok fazla yağmur veya kar yağması akla gelir. Bu durum bizim için öyle değil. Yağmadığı zaman bu durum çiftçi için olumsuz hava şartlarıdır. Kar artık yağmaz ama yağmur bekliyoruz. Birinci gübrelemeyi birinci ayda yapıp, ikinci ayın sonuna doğru da ikinci gübrelemeyi yapıp sonra da ilaçlamaya geçmemiz lazım. Şu an gübre bile satın almadık. Çiftçi korkuyor, biz korkuyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Su olmazsa hepimiz işsiz kalırız’
150 dönüm arazisine geçen yıl ektikleri mısır için yaklaşık 5 ton gübre attıklarını belirten Mustafa Tayfur, şunları söyledi:
“Geçen yıl günde 2 işçi çalışıyordu. Bu yıl hepimiz boştayız. İş yok ve gübre de almadım. Çünkü ne olacağı belli değil. Gübreyi alsam ambara bıraksam ne olacak. Allah o günleri göstermesin. Su olmazsa hepimiz işsiz kalırız. Bizim işimiz gücümüz bu. Bu saatten sonra inşaatlarda da çalışamayız. Mecbur köyde kalacağız.”