1-Polis Müdürü: Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz
Diyarbakır'da 90'lı yıllarda görev yapan ve bir süre önce Siirt'ten Diyarbakır'a atanan Emniyet Müdürü Recep Güven, özeleştiride bulundu:
Diyarbakır'daki basın kuruluşlarının temsilcileriyle Polisevi’ndeki kahvaltıda bir araya gelen Diyarbakır’ın yeni Emniyet Müdürü Recep Güven, 90’lı yıllarla ilgili açıklamalarda bulunarak “Boşaltılan her köyün aslında geleceğimize tehdit olduğunu biliyorduk” dedi. Diyarbakır’a 16 yıl sonra tekrar döndüğü için bunun mutluluğunu ve sorumluluğunu yaşadığını anlatan Güven, şunları söyledi: “Diyarbakır’da 1991-1996 yılları arasında görev yapmıştım. En zor yıllar olarak bilinir. Keşke yaşanmasaydı, hiç olmasaydı dediğimiz bir süreçte Diyarbakır’da hizmet vermeye çalışmıştım. Boşaltılan her köyün aslında geleceğimize tehdit olduğunu biliyorduk. Meçhule giden insanların herhangi bir sisteme tabi olamayacağını da biliyorduk. Belki bir mecburiyetti, belki acil bir karardı. Geçmişi eleştirmek gibi bir olumsuzluğa girmek istemem ama bugün yaşadığımız sorunun temelinde bu var.”
‘ELBiRLiĞiYLE BÜYÜTTÜK’
“Kimimiz susarak, kimimiz uygulayarak, kimimiz kaçarak karşılıklı kimimiz vurarak bu sorunu büyüttük elbirliğiyle ve kendi insanımızla aramızda kocaman sorunlar çıkardık” diyen Güven, şöyle devam etti: “Şimdi işte toparlamaya ve normalleşmeye çalışıyoruz. Yükümüzün çok çok büyük olduğunu biliyorum. Sadece polisle çözülmeyecek bir sorun olduğunu da biliyorum. 20 yıl istihbaratta görev yaptım. Hasan Cemal’in ‘Barışa Emanet Olun’ kitabını okuduktan sonra arkasına fotoğraf bölümüne şerh düşmüştüm: ‘Haklısın ama biz çok küçüktük.’ Biz o zamanki sistemin hem mağduru, hem mahkûmu, hem mecburu olmuştuk.”
‘HER TERÖRiSTE iÇiM EZiLiR’
insan odaklı hizmet verilemediğinden dolayı canavar yetiştiğini ifade eden 20 yıllık istihbaratçı, “Bahçeşehir Üniversitesi’nde 2005’de bir konferansta salondakilerin büyük ünlemlerle bakmasına sebep olan bir cümle kurdum. Biraz eleştirildim ama, ‘Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz’ demiştim. Ama eline silah alıp çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de enterne edemiyorsanız, devlet değilsiniz. Ben bu iki cümle arasında gidip geliyorum. Benim yitik evladım dağa çıkmış keşke ulaşabilseydim, keşke ona normal bir hayat sunabilseydim. Keşke terörize olmasına mani olabilseydim diye ağlarım. Yani her teröriste de içim ezilir. Bu, Diyarbakır’ın kaderi olmamalı gözyaşı, kan” dedi.
‘PATIR PATIR iNSANLAR ÖLÜYOR’
Dağa çıkışlarda herkesin payının olduğunu belirten Güven, “Nasıl özeleştiri yapmayayım. Benim karakoldaki memurumun kötü davranmasıyla, kontrollerimde yaptığım bir aşırı güçten ötürü zaten sosyal yaşamda tutunamamış bir çocuk. Ben yüzlerce özgeçmiş okudum istihbarattayken. Bu çocuklar yazmış ‘Ulusal kurtuluş savaşımıza katkıda bulunmak istiyorum’ diyen son cümleyi. Evladım yaşın kaç ‘12, babam işsiz, annemi dövüyor.’ Sosyal çevre berbat... işte adam sosyal yaşam savaşını devam ettiremiyor, ‘Ben savaşacağım’ diyor. Bundan ne anlamamız lazım, çocuk bulunduğu yerden kaçıyor. Bunun kaçmasındaki sebeplerden biri de bensem diğeri de sizsiniz. Bu toplumda bir sıkıntı varsa tabii ki konuşacağız. Kaybettiğimiz insan çünkü. Patır patır insanlar ölüyor. Her birinin hayalleri, sevgilisi, aşkı var. insanları öldürüyoruz, sevgilerini öldürüyoruz, yüreklerine kin koyuyoruz” diye konuştu.
2-Kürtçe savunmada mikrofon kapatılmadı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta AK Parti Kongresi’nde açıkladığı ve Kürtçe savunma hakkını da içeren 7 maddelik demokratik açılım paketi, tek tek uygulanmaya başladı. Diyarbakır’da KCK davasında tutuklu yargılanan eski DEP Milletvekilli Hatip Dicle’nin Kürtçe savunma yapmasına izin verildi. Davanın cuma günü görülen 59. duruşmasında söz alan Hatip Dicle, Kürtçe savunma yaptı. Dicle, Kürtçe konuşurken, bu sefer daha öncekinin aksine mikrofon kapatılmadı ve sözlerini tamamlamasına izin verildi. Dicle’nin savunması Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar tarafından Türkçe’ye tercüme edildi. Hatip Dicle ile birlikte 35 sanık Kürtçe savunma yaptı. Dicle’nin savunmasını tercüme eden Avukat Mehmet Emin Aktar, “Bu durum spontane gelişti. Mahkemenin Kürtçe savunmaya izin vermesi olarak yorumlanamaz” derken; yine davada tercümanlık yapan avukatlardan Cihan Aydın da olayı şöyle değerlendirdi: “Sanıkların hepsi ifadelerini Kürtçe verdi. Ardından bu ifadeler salonda bulunan ve Kürtçe bilen avukatlar tarafından tercüme edildi.”
KESK DAVASI
Geçen hafta Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen KESK davasında da sanıklar savunmalarını Kürtçe yapmak istedi. Sanıklar, duruşmanın başında taleplerini Mahkeme heyetine Kürtçe iletti; onların da mikrofonları kapatılmadı. Sanık avukatları ifadeleri Türkçe’ye çevirirken, konuşmalar engellenmedi. Ancak Mahkeme ara karar alarak Kürtçe savunma talebini kabul etmediğini açıkladı.
‘KÜRTÇE TUTANAKLARDA YER ALACAK’
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nden ismini vermek istemeyen bir personel, şunları söyledi: “Hatip Dicle konuşurken mikrofon kapatılmadı. Haliyle kamera görüntü ve ses almaya devam etti. Duruşmalarda artık, dijital kayıtlar alındıktan sonra 3 katip tarafından ses ve görüntü çözülerek, yazı haline getiriliyor. Hatip Dicle’nin Kürtçe kısa savunmasının da tutanakta yer alacağını tahmin ediyorum.”
3- Barzani: Parlamento Kürtler için küçümsenmeyecek bir fırsat
Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Türkiye’deki sorunun barışçıl yöntemlerle çözümünden yana olduklarını, TBMM’nin Kürtler için küçümsenemeyecek bir fırsat olduğunu söyledi. Fransız dergisi L’Essentiel’de röportajı yayınlanan Barzani, şunları kaydetti: “Türkiye dahil her yerde Kürtlerin haklarını elde etmesinden yanayız. Türkiye’nin izlediği politika, bu hakların elde edilmesinde önemli rol oynayabilir. Silahlı çözüm yollarına, çatışmalara, kan dökülmesine karşıyız. Türkiye Parlamentosu, buradaki Kürt üyeler için küçümsenemeyecek bir fırsattır. Günümüzde sorunların çözümü için şiddete gerek yok. Türkiye’deki Kürt siyasi liderler de barışçıl yollarla sorunları çözmek istediklerini söylüyor. Biz de üzerimize düşeni her zaman yapmaya hazırız.” Barzani, bir soru üzerine denetimleri altındaki bölgede Suriye’den gelen 15 bine yakın, çoğu erkek sığınmacı bulunduğunu söyledi. Barzani, “Irak özerk bölgesi ile Suriye’deki Kürt bölgesinin birleşmesi gündemimizde değildir” dedi.