Her evde ayrı bir hikaye ve dram olduğunu belirten Beyoğlu,”Kadınlar için hayat çok daha zor. Hayatın yükü onların omuzlarında. Yaşanan sorunlardan dolayı hem annelik hem babalık yapıyorlar. Buna çok yerde şahit oluyoruz.” diye konuştu.
Son nüfus sayımına göre 36 il’den daha büyük olan Bağlar’ın iki ayrı yüzü var. Bir yüzü eski yapıların, daracık sokakların ve çarpık kentleşmenin olduğu eski Bağlar bölgesi, diğer yüzü modern yapılaşma rüzgarının estiği Bağcılar tarafı. Uzun yıllar istismar edilerek geri bırakılan eski Bağlar bölgesinde 250 binden fazla insan yaşarken, Bağlar’ın iki bölgesi arasındaki sosyo ekonomik yapı ve toplumsal sorunlarda adeta uçurum var. Bir yandan yürek burkan hayat hikayelerinin olduğu eski Bağlar bölgesi, diğer yandan sanki bu bölge ile hiçbir ilgisi olmadığı izlenimini veren modern mimarisiyle Bağcılar bölgesi.
Günün önemli bölümünü eski Bağlar bölgesinde geçiren Dürdane Beyoğlu, misafir olduğu ailelerin hikayelerini dinledikçe yeni bir hayat tecrübesi edindikleri görüşünde.
Çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Beyoğlu, yürek burkan yaşam koşullarında öne çıkan ve bu zorlukların yükünü çeken tarafın yine kadınlar olduğunu dile getiriyor.
“Hayatı Tanımak İstiyorsanız Bağlar Sokaklarına Gelin”
Beyoğlu,”Her evde çok sayıda çocuk var. Kadın hem annelik hem babalık yapıyor. Eşi olmayan var, eşi çeşitli suçlardan dolayı cezaevinde olan var, geliri ve çalışanı olmayan var. Bir de yaşlı ve hastalar. Her birinin ayrı bir hikayesi var. Hepsi de bizi görünce çok seviniyor, bağrına basıyor. Ziyaret etmekten ve sorunlarına çözüm aramaktan dolayı çok mutlu oluyoruz. Siz bu insanlara kibirle yaklaşmadığınız zaman sizdeki mütevaziliği görünce bir başka seviyorlar. Bazen gözyaşlarıma hakim olamıyorum. Bunlar bizim insanlarımız. Bizim onlara her açıdan sahip çıkmamız ve yanlarında olmamız lazım. Elimizden geleni yapıyoruz. Ben diyorum ki hayatın zorluklarını tanımak istiyorsanız bu vefakar ve kadirşinas insanların evlerine misafir olun, hayat hikayelerine şahit olun.” değerlendirmesinde bulundu.