Diyarbakır halkının Sur ilçesi ile yüz dokuz günlük ayrılığı sona erdi mi?
Normal yaşama dönüş olacak mı?
Sur da dolaşıyorum.
iç kesimlerinde değil elbette dış çeperlerinde.
iç kesimlerde, yani çatışmaların yoğun olduğu alanlarda bir süre normal yaşamın olmayacağını biliyoruz.
Esnaf alışverişe gelen olmasa da dükkânlarını açmaya başlamış.
Normal hayata dönüşün provalarını yapıyor.
Moral konusunda sanırım bir şey söylememe gerek yok.
Yüz dokuz günlük kopuştan sonra yüksek moralli bir esnaf dönüşünün olduğunu söylemek gibi bir gaflette bulunamayacağım elbette.
Ne olacak sorusu ise esnafın gündeminin ilk maddesi.
Bana yöneltilen ne olacak sorusunu genelleştirip iktidara ve HDP yetkililerine yönlendiriyorum. Böyle bir sorunun bir anlamda muhatapları doğal olarak onlar.
Bir de iktidarın yardım ve destek konusunda yaptıkları açıklamalara tepki var. Tepkinin asıl nedeni ise, yardım ve destekten çok bir an önce normale dönüşün sağlanması. Normale dönüşün hemen olamayacağının bilincinde olan esnaf ve Sur halkı, bundan sonraki süreçte hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının da farkında.
Herkesin tek ortak noktası ise gelecek kaygısı.
Normale dönülse bile Sur odaklı ticari mekanizmanın eskisi gibi olup olmayacağı kaygısı hemen hemen herkesin ortak düşüncesi olarak yansıyor.
Sur’a giriş yaptığımız bütün kapılarda güvenlik kontrolü var. Arama-tarama yapılarak girişlere izin veriliyor. Ancak, sıkıntılı değil. Bu nedenle 109 günlük ayrılıktan dolayı o bölgeyi merak edenlerin yoğun bir şekilde sur içine ziyaret gerçekleştirmiş olması aynı zamanda normal yaşama geçilmesinin desteklendiği anlamına geliyor. Çünkü sur bölgesi normale dönerse kentin tamamı normale dönecek. O nedenle Sur bölgesi esnafının desteklenmesi gerekiyor. Kentin diğer bölgelerinde yaşayanların bu bölgeyi yoğun bir şekilde ziyaret ederek alış veriş yapması sur’daki bozuk morallerin kısmen de olsa düzelmesine katkı sunacaktır. Sur esnafının beklentisinin bu yönde olduğunu tespit ettim.
Böyle bir moral desteğin olması konusunda bende hemfikirim.
Neden?
Çünkü sur yoksa Diyarbakır’da yok demektir.
Diyarbakır sur demekse, atalarımızın bize bıraktığı bu mirasın heba olmaması için oralarda olmak ve desteklemek gibi bir görevimiz var, bu görevin yerine getirilmesinin önünde hiçbir engel tanımamak gerekiyor.
Bir ortak nokta da, yani bütün kesimlerin ortak beklentisi de bir daha çatışmaların yaşanmaması yönünde. Halk çatışmalı bir zemin istemiyor. Ortadoğu’da tanıklık ettiğimiz görüntülere benzer görüntülerin ortasında kalan halk, bu tür yaşam biçimini benimsemiyor ve yaşamak istemiyor.
Özetle; herkes Sur’un normale dönmesini istiyor ve bekliyor.
Bizde bekliyoruz..