Aradaki fark kıyas götürmeyecek kadar açık. Biri ODTÜ ormanlarını bir gecede silip süpürürken diğeri, aynı akşam yeşili ve ağacı insanlarıyla birlikte gerçekleştirdiği şenlikle koruma altına alıyordu. Hem de ismet inönü’nün adıyla tescilleyerek.
Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ve Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasındaki farkı anlatmaya çalışıyorum.
‘Biz sosyal demokrat belediyeyiz, ağacın yeşilini seviyoruz. Onlar doların yeşilini seviyor’ sloganı ile farkı ortaya koyan, Çankaya’yı parklarla yeşillendiren Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla açılışını gerçekleştirdiği Birlik mahallesindeki inönü parkı, 56 bin metrekarelik bir alan. Devamı da var, çalışmalar sürüyor. Bittiğinde toplam 110 bin metrekarelik bir alan, Birlik mahallesinin, dolayısıyla Çankaya bölgesinin nefes borusu olacak. Süs havuzları, yeşil alan ve ağaç kullanımı, peyzajı ile örnek bir dinlenme alanı haline gelen bu alanın eski hali içler acısıydı. Başıboş köpeklerin, kriminal yüzlü kişilerin meskenine dönüşmüş, mahalle sakinleri o alanın yakınlarından geçmeye korkar hale gelmişti.
Park kadar açılışı da görkemli oldu, yakıştı. Genel Başkan ve yardımcılarının, Çankaya ilçe örgütünün, Birlik mahallesi ve Çankaya bölgesinde ikamet edenlerin yoğun katılımı, Volkan Konak ve arkadaşlarının müthiş konseri ile anlamlı bir açılışa imza atmış oldu Çankaya Belediyesi, adeta ‘yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır’ dercesine.
110 bin metrekarelik bu alan ilk etapta bakıldığında gözlerde dolar işareti çakıyor olmasına rağmen, o yeşilin tercih edilmeyerek ağacın yeşilinin tercih edilmesi, sosyal demokrat anlayışın bir gereği olarak kent tarihine altın harflerle yazıldı. Bu tarih olumlu bir şekilde yazılırken, diğer tarafta Büyük şehir Belediyesinin ODTÜ ormanlarını katletmesi, o bölgenin inşaat rantlarının önünün açılması için hazır hale getirilmiş olması Ankara açısından talihsizlik oldu. Atatürk Orman Çiftliği ve ODTÜ arazilerinin ağaçtan ve yeşilden yoksun bir hale getirilmesi için gösterilen ‘çabanın’ aynısını ülke yönetiminde görüyoruz.
insan hak ve Hürriyetinde olduğu gibi ağacın ve yeşil’in hak ve hürriyetine saygı göstermeyen anlayışın odak noktası elbette ki betondur, dikine yükselen devasa binalardır, içine insanların doldurulması için yapılan cezaevleridir. 70 bin öğrenciyi cezaevlerine tıkan bir yönetim erkinin demokrasi anlayışını sorgulamak, anti-demokratik uygulamalarına karşı çıkmak, ülkenin demokratik bir yönetim erkine kavuşması için mücadele etmek hepimizin asli görevi olmalıdır.
Doların yeşili biter, ağacın yeşili bitmez!
Umutlarda hiçbir zaman tükenmez.
