Şimdilik provası yapılıyor ancak savaş kapımızda. iç politika uğruna böyle bir deneyime girilmiş olmasını, yerel ve genel seçimlere yönelik olduğu gerçeğini de gözden kaçırmıyoruz. Garabeti kendinden menkul bir iç ve dış siyaset uygulanıyor, herkesi de bu uygulamalara destek vermeye zorluyorlar. Bir kesim desteği zorunlu görüyor, bir kesim ‘ne olur ne olmaz’ diye ortada olmaya aday bir tarz izliyor, bir de kararsızlar var; ‘ne derler’ diye düşünenler.
Maalesef bu kararsızların çoğunluğu kendine Sosyal demokrat, solcu, devrimci diyen bir kesim. Oysa savaşın tarafı olmak sosyal demokratların, solcuların, devrimcilerin işi değil. Hangi koşulda olursa olsun, bu anlayış savaşa karşıdır, karşı durmalıdır.
Kapımızdaki savaşı desteklemek, karşı duruş sergilememek, savaşın tarafı olma anlayışı ile kapımızdan çok uzaklardaki savaşlara karşı durmak, desteklememek sosyal demokrat, sol, devrimci anlayışla özdeş bir durum değil. Karşı duruş tamamı için geçerlidir. Ölüme gönderilen gencecik insanlara ‘başarı’ dilemek, şehitlik mertebesi sunumu savaş baronlarının hamasetidir. Bunlara karşı duruş sergilememek garabeti kendinden menkul iç ve dış siyaset uygulayıcılarının ekmeğine sürülen yağdan başka bir şey değildir.
Sınırlarını korumakla, sınırları aşmak arasındaki farkın yaratacağı sonuçları görmeden verilen/verilmiş olan destekler bir süre sonra mahcubiyet yaratacaktır. ‘Suriye ile ilgili politikada yanlış yaptık’ diyen mevcut iktidarın siyasetçilerinin söylemlerini hatırlamakta yarar var. Başından beri yapılan yanlışa rağmen doğruluğunu! ispatlama çabalarının esiri olmaya hazır bir kesimin dümen suyunun farkında olmamak başka şey, ancak farkında olup taşların nasıl oturtulması gerektiği konusunda fikir sunmak, destek verip vermemek çok ayrı şeyler. Sonuçta hepimiz geleceğimizi tartışıyoruz.
Ben, şimdilik provasını izlediğimiz, ancak koşulları gereği savaşa dönüşme ihtimali olan durumu iç politikaya malzeme edilmek istenmesinden rahatsızlık duyduğum için ‘Bu savaşa karşıyım’ diyorum. Henüz savaşa dönüşmemiş, prova bir duruşu olsa da bu savaşa ve savaşların tamamına karşıyım.
&
Çoklu oyunların oynandığı, sabahtan akşama, akşamdan sabaha değişen, 'sabun köpüğü' politikalarının uygulandığı Ortadoğu'daki tiyatro oyununun tamda ortasındayız!
iran'ı içişleri ile uğraşır hale getirdiler.
Rusya Afrinden çekildi.
ABD, 'Orası bizim sahamız değil' dedi.
Esad, Türkiye, ÖSO, Kürtler karşı karşıya.
ÖSO, kaygan zeminin aktörü.
Amaç, hasıl olur mu olmaz mı, bilemiyorum.
Görünen, Türkiye ile Kürtleri çatışmalı bir ortamın tarafı haline getirmek!
Savaşın zeminini yaratanlar çok uzun sürmez, yakın zamanda aynı tarafta yer alır, Türkiye ile Kürtleri karşı karşıya bırakırlar.
ABD’ye ve Rusya’ya güvenen Kürtler açısından da durum aynıdır. ‘Bizi kandırdılar’ denilen an her şeyin bittiği andır. Kürtler açısından Rusya’nın 1946 yılına ait sabıkası henüz hafızalardan silinmedi. Çok değil, daha 2-3 ay önce ABD’nin Kerkük kapılarında Irak Kürtlerine yönelik sabıkası ise henüz çok taze.
AK Parti iktidarı için ise ayakta kalmak önemli. ‘iktidarım daim olsun da ne olursa olsun’ anlayışı ile savaşı kapımıza dayadılar. Zaten bekliyorduk, çok ta sürpriz olmadı.
Bütün bunlar garabeti kendinden menkul siyaset uğruna!