Değerli hocam, izninizle size kendimi tanıtayım. İsmim Ali Haydar Üzülmez. Diyarbakır Erganiliyim. Emekli matematik öğretmeniyim. Emekli olduktan sonra matematik öğretmenliğini hali ile bırakıp, sosyal problemlerle ilgili Tigris, Ergani Haber, Gap Haber, Ruhanews, Elazığ Fırat Gazetesi ve Edirne Vatandaş Gazetesi’nde haftalık yazılar yazmaya başladım.
Değerli hocam,
Artı Gerçek’te, 29 Ağustos 2024 tarihinde yayınlanan “S. Arabistan’daki ezanı mı yeğlersiniz Bodrum’dakini mi?”, başlıklı yazınızı okudum. Ezanın yüksek sesle okunması konusunda bende bir yazı yazmayı düşünüyordum; neden mi? Çünkü doğup büyüdüğüm Ergani’de de aynı durumu yaşıyoruz. Aslında ben İstanbul Kadıköy’de yaşıyorum. Zaman zaman doğup büyüdüğüm topraklara gelip kardeşlerimi, arkadaşlarımı görüyor, onlarla hasret gideriyorum. 28.06.2023 tarihinde Ergani’deki sosyolojik değişimi, dönüşümü ve ezanın yüksek sesle okunuşunu konu alan bir şiirsel yazı yazdım, ama yayınlamadım. O yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum:
BİR BAYRAM SABAHI
Hani derler ya:
Bir parasızlık,
Bir yoksulluk,
Bir de yalnızlık,
İnsan için zulümdür!
Bir bayram sabahı, kendi evimde,
Doğup büyüdüğüm evde,
Derin bir yalnızlık yaşıyorum.
Bir dönem kapanmış,
Farkında değilim.
Üç Evler artık yok!
Büyüklerim aile mezarlığında,
Kalanlar saçılmış dört bir yana.
Doğduğum evde, kendi evimde,
Tek başınayım.
Garip bir yalnızlık!
Yapa yalnızım.
Çevremdeki insanlar çok saygılı.
Aileme ve bana karşı sevgi dolular.
Ama ben yalnızım!
Sanki:
Doğduğum ev benim evim değil.
Sokaklar, oyun oynadığım,
Çocukluğumun sokakları değil.
Ergani kent merkezi, Meydan;
Upuzun uzanan Ergani Caddesi,
Benim gençliğimin caddesi değil.
Caddede insanlar beni tanıyor.
Ben bir çoğunu tanımıyorum.
Güzelim Saray Mahallesi'nin,
Bahçeli,
Taştan,
Özenilerek yapılan tarihi evleri,
Terkedilmiş,
Kapılar kapalı,
Sahipsiz kalmışlar!
Yakında her ocakta,
İncir ağacı ve baykuşlar bitecek.
Erganili devrimcilerin fikri gelişmesinin,
Ana rahmi,
Adeta Ergani'nin simgesi olan güzelim parklarımız,
İşlevsiz kılınmış!
Her şey değişmiş.
Hayret ediyorum!
Ama bu kadar mı değişim!
İnsanların;
Dilleri ayrı,
Kılık kıyafetleri ayrı.
Sosyal ilişkileri;
Düğünleri, oyunları,
Yemeleri içmeleri,
Taziyeleri farklı.
Ezanlarında ruhani, mistik bir ezan sesi yok!
Ezanları da değişik,
Ezan sesleri çok yüksek; rahatsız edici!
Sanki,
Müslüman olmayan esir bir halkı,
Esaret altındaki bir kenti,
Daha çok esir tutmak,
Esaret altında tutmak için,
Ezanlar okunuyor.
Ezanla halka işkence ediliyor algısı oluşuyor;
Davet değil,
Kızgınlık, öfke sesi yükseliyor minarelerden.
Rahatsız oluyorum,
Her şey bana yabancı.
Yönetenler ayrı-kayyumcular,
Yönetilenler ayrı Kürtler.
Sevdiğim,
Zulme karşı direnen Kürt halkının içinde,
Onlar bana yalnızlığı his ettirmemeye çalışsalar da,
Kendimi yalnız hissediyorum.
Bana ve gençliğime ait olan şeyler yok olmuş.
Ama devran dönüyor.
Hayat devam ediyor.
Her şeye rağmen,
Hayat güzel!
Burada, doğduğum evde,
Bir başımayım.
Ve de yalnızım.
Ali Haydar Üzülmez
28/06/2023
Ergani/Amed.
Değerli hocam, sizde taktir edersiniz ki kültür ve gerçek demokrasi olmayınca, özlemini duyduğumuz güzellikleri de ne yazık ki yaşayamıyoruz. Yüz yıldır Türkçü ve İslamcı ideolojik devletleri aşamadık. AKP ve liderinin tek adam rejimi de bu ideolojik devletin en katısı. Bu rejim, Kürt illerindeki kendine oy vermeyen Kürleri; batıda da kendisine oy vermeyen seküler Türkleri ezanla terbiye etmeye çalışıyor. Ama nafile Devlet muhafazakarlaştırıldıkça halk seküler yaşamı tercih edip özgürlüğe yöneliyor. Günün muktedirleri halkı geriye götürmeye çalışsalar da boşuna uğraşıyorlar derim, çünkü büyük insanlık davasının çarkı hep ileriye çalıştı, çalışıyor; engel olmak isteyenler çarkların arasında yok olur gider! Bu günün muktedirlerinin de yok olup gideceği günler yakındır.
Selam, sevgi ve saygılar değerli hocam.