Yüklenmeler elbette ki CHP dışından.
Övgüler ise, CHP ve MHP’den.

CHP ve MHP’yi çok iyi anlıyorum, ayrıca anlamakta gerekir diye düşünüyorum.
Tepki koyanları da anlıyorum, aynı zamanda anlamakla kalmıyor, katılıyorum.
Katılmakla birlikte ayrılıyorum da. Konu CHP olunca kafa karışıyor bu nedenle yazdığım yazının kafa karıştırdığının farkındayım, o nedenle karıştırarak yazmaya devam edeceğim kusura bakmayın.

Neden tepkinin tek hedefi bu kadın milletvekili diye ayrıldığım noktayı koyarken, hedef tahtasına tek başına kadın milletvekilini koyarak onun üzerinden yol yürümenin yanlış olduğunu anlatmak istiyorum.

Bu kadın Milletvekili aslında yanlış bir şey yapmıyor, parti tüzüğüne sadakatinin ürünü olan düşüncelerini yansıtıyor. Böyle baktığımızda ortada büyütülecek bir sorun da yok. Elbette ki parti tüzüğünün gereği neyse onu yapacak. Bu kadın milletvekili yeni bir şey söylemiyor ki.
CHP’yi ve CHP’nin mantığını anlatıyor.

Bu ülke, Kürdü, Türkü, tüm halkları ile ciddi bir demokrasi savaşı ve sınavı veriyor. Demokrasilerde herkesin aynı şeyleri düşünerek uygulamasını bekleyemezsiniz. Bu manada gelinen nokta Türkiye demokrasisi açısından ciddi bir yol ayırımı. Siyaseten, ruhen, manen, vicdanen geldiğimiz bu yol ayırımı noktasında safların da giderek belirginleşeceği bir dönemin başlangıcındayız.

Bu nedenle kadın Milletvekilini değil CHP’yi tartışmamız gerekiyor.
CHP solcu mu, sağcı mı, liberal mi, demokrat mı, ulusalcı mı?
Öncelikle buna karar vermelidir.
Buna kendileri karar vermeli biz değil.

Onlar buna karar verme aşamasındayken serbest bırakılmalı ve bir beklenti içinde olunmamalı. Onlara da sürekli ‘demokrat’ veya ‘solcu’ parti oldukları yönünde telkinlerde bulunmanın bu aşamadan sonra bir faydası olmayacaktır. Telkinlerden kaynaklı geçici ‘demokrat’ ‘Solcu’ yaklaşımları söz konusu olsa dahi kalıcılığı olmayacağından Türkiye’nin demokrasisinin gelişmesine de bir katkısı olmayacaktır.

Onlar geleneklerinden kaynaklı söylem ve belirlemelerden dolayı hala Türkiye’ye, millete ‘siyasi terbiye’ verme çabasına takılı vaziyetteler. Onlar 1921’lerin Cumhuriyet Halk Fırkasında takılıdırlar. Atatürk’ün o gün, “Halk Fırkası’nın halkımıza siyasi terbiye vermek için bir mektep olacağını” dile getirdiği söyleme takılı vaziyette duruyorlar.

Bu nedenle;
Kadın milletvekili ve söylemleri mi?
Cumhuriyet Halk Partisi ve tüzüğü mü?
Tartışılması gereken konu net aslında.

CHP ve MHP’nin birlikteliği de söz konusu olabilir aslında.
Ayrı-gayrı partilerle bizi uğraştırmalarına hiç gerek yok.
Formül verelim belki kafaları netleşir.
CHP=MHP
Birleşmede artık tercih kendilerine ait olur.
CMHP de olur.
MCHP’de olur, fark etmez.

Cumhuriyetçi Milliyetçi Hareket (Halk) Partisi
Milliyetçi Cumhuriyetçi Halk (Hareket) Partisi
Hangisini tercih ederlerse artık.

Zaten Türkiye’ye de ciddi bir sol parti lazım.
Çakması ile olmuyor.
Bence tam da zamanı.