insanlar kendi geçmişlerini merak ederler ve atalarından sorarlar yaşam nasıldı örf ve adetler nelerdi işte bu merak onları atalarının kültürüne götürür. Zaten geçmişine sahip çıkmayan geleceğine bir şey veremez. Ergani yöremizde bilinen bu efsaneleri gençlerimizinde bilmesi için gazeteniz Ergani Haber'e yazdım ve internetten paylaşım sitemden sizlerle de paylaştım. Sizleri biraz gerilere yani 120 yıl geriye götüreceğim. O zaman Ergani eski Osmaniye şehrinde Erganililer, Türkler, Ermeniler, Hıristiyanlar bu şehirde yaşarlardı, iyide komşulukları vardı. Dış güçlerin kışkırtmasıyla Türkiye genelinde kavgalar başladı. 1915'te Ermeni davası başladı. Türkiye'nin gelişmesini istemeyen dış güçler her dönemde aramıza fitne fuzul sokmuşlardır ve bunda da başarılı olmuşlar. Kan akmış ve çok insan ölmüş. işte o dönemlerde bu efsaneleri her evde atalarımız anlatırmış. Söylenen bu efsaneler Türklere mi, Ermenilere mi, Hıristiyanlara mı aittir onu bilemiyorum. Ergani tarih boyunca pek çok medeniyete beşiklik etmiş Kuzey Mezopotamya'nın en önemli merkezlerinden biridir. Hilar köyü(Çayönü) Meryem Ana Manastırı örnek gösterebilirim. 10 bin yıl öncesine dayanır. Ergani'de çok değişik efsaneler, örf ve adetlerimiz var. Aylarca yazarsam bitmez. Ancak bunları gelecek kuşaklar için kitaplaştırmak lazım. Özet olarak yazdım. Not eski inanışlarımızdan biride Kapoz'dur. izinsiz alıntı yapılamaz her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilerek kullanılır.
Sevgili okuyucularım bir süreden beri gazeteniz Ergani Haber'de atalarımın anlattığı efsaneleri yazdım, sizlerle paylaştım. Şivat, Kapoz ve Dev bu varlıkların olduğuna bende inanmıyorum. Bunlar cadı insanların uyduruğudur. Bugünkü yazımda Kapoz'u anlatacağım. Şimdi sizleri bir asır öncesine yani 120 yıl geriye götüreceğim. Ninelerimin anlattığına göre iri cüsseli yani iri yapılı insan kılığında Kapoz denilen varlıklar varmış. insanlar uyurken gelip insanların üzerine uzanır, insanlar ise bir tarafa teprenemez, dönemez üzerinde bir ağırlık olduğunu hisseder ve korkudan bağırdığı halde sesi çıkmaz duyulmaz. Kapozların nasıl tuzağa düşeceğini bilen Cemile Teyze uyurken yanına bir çuvaldız koyarak öyle uyur. Gece Kapoz geldiği zaman çuvaldızı batırarak Kapoz'u yakalar artık Kapoz esir düşmüş. Cemile bacı Kapoz'u yıllarca bağında bahçesinde harmanlarda her türlü ağır işlerde bir esir gibi çalıştırır. Kapoz'a ne derlerse o tersini yapar. Mesela git çabuk gel gider geç gelir, git bir yük çalı çırpı getir gider iki dal getiri. Cemile bacıda ona göre onu yönlendirir ve uzun yıllar çalıştırır. Yıllar sonra Kapoz'a artık seni bırakacağım git artık geldiğin yere ailene kavuş serbestsin. Kapoz demiş daha ben gidemem çünkü bizim kuralımızda yakalanmak yok ama ben size yakalandım beni götürsenizde Kapoz kabilesi beni kabul etmez ve öldürürle beni götürmeyin ben burada kalayım. Cemile bacı Kapoz'a senin masrafın çok biz artık sana bakamayız. Kapoz demiş o zaman beni filan ırmağın kenarına götür benim kabilem orda yaşar, beni oraya bırakın ve orda bekleyin. Beni kabul etmezlerse ve ırmak kırmızı karasa bilin ki ben size yakalandığım için beni kabul etmediler ve kestiler. işte o kırmızı ırmak benim kanımdır. Öyle yapmışlar ve ırmağın kırmızı aktığını görünce eyvah Kapoz'u kestiler keşke bırakmasaydık. Şimdi aziz okuyucularım benim bu konuya bakış açım şöyle: insanlar o zaman beden gücüyle ağır işlerde çalışıp yorgun vaziyette yatağa giriyor, sağa sola dönemiyor ve diyor bu gece üzerime Kapoz düştü bunlar birer efsane. Çocukken inanıyordum ama şimdi inanmıyorum. Bu köşeyi takip edin.
mustafaüzülmez@hotmail.com