Güzel Ahlak; Güler yüz, Tatlı söz, iyilik yapmak ve Kötülükten uzaklaşmaktır… Dünyanın en çok muhtaç olduğu şey ‘ iyi yetişmiş adamdır’. Toplumlar;Ordularıyla değil, iyi yetişmiş Güzel insanlarıyla uzun ömürlü olurlar. Güzel Ahlak’ın güneşi asla batmaz. Bir kötülük gördüğünüz zaman onu; 1- Elinizle değiştirin: idari yetkiyle mücadele edin 2- Dilinizle değiştirin: ilim- ;irşad ve Tebliğ metodunu kullanın. 3- Kalbinizle değiştirin: Kötülüğü sevmeyin, kötülerin taraftarı olmayın, kötülük işlemekte ısrar edenlerle alakanızı kesin, kötülere boykot uygulayın, onları tecrit edin… Dış dünyanın çekiciliği ile iç dünyanın değerleri arasında yaşadığı çatışma ve gerilimler bizi yolumuzdan uzaklaştırmaktadır… Ruhumuz, kalbimiz ve vicdanımız; “değişmez hakikatin ışığında, erdemli bir hayatı” arzularken, nefsimiz, arzularımız ve bizi çürütmek isteyen dış etkenler, bunun mümkün olmadığını, gemisini kurtaranın kaptan olduğunu, dere kütük taşırken odun toplamak gerektiğini, iş bitiriciliğin ahlakının olamayacağını kulağımıza fısıldar… insanın değeri ahlakının güzelliğinden gelir. (Hş) iki tür insan vardır: 1- Değerli insanlar, 2- Fiyatı olan insanlar. Peygamberler Ahlak ile Hayatın birbirinden koparılamaz bir bütün olduğunu öğretebilmek için hayatlarını feda etmişlerdir. Güzel zamanlara ancak iyi insanların omuzlarında ulaşılabilinir. Bir tercihle karşı karşıyayız. Kabile ahlakıyla şekillenen bir siyaset tarzı “biz veya onlar” tercihini dayatır. Yanlışı görme, kol kırılır yen içinde kalır, anlayışını öğütler. ‘Bizim en kötümüz, onların en iyisinden daha iyidir’ safsatasını dillendirir. Biz bulunduğumuz yere çok büyük bedeller ödeyerek geldik, mazlumiyetlerden, mağduriyetlerden geldik, bazı şeyleri görmeyelim, bazı yanlışları yapabilelim der… Böyle bir siyaset anlayışı, aslında ahlaktan ve maneviyattan uzaklaşarak yakalanılan bir dünyevileşme hastalığıdır. Bunun şifası ise var olan az da olsa onunla yetinebilme ve mutluluğu işte ya da parada, makamda veya tutkularda aramamaktır. Dünyevileşme; insan ruhunu kirletiyor, vicdanları yaralayarak çürümelere yol açıyor. Sekülerizim ait olmadan inanmaktır. ‘Bizler doğru yaptığımız işler sebebiyle bir belaya uğrayacak olursak, toplum belaya uğramış olur.’
Not: Ankara il genel meclis üyesi Selim CERRAH’ ın ‘siyaset ve ahlak’ başlıklı yazısından bir kesit