Advert
Dört parça Kürdistanç™da ekonomiyi birleştirmek!
Naci SAPAN

Dört parça Kürdistanç™da ekonomiyi birleştirmek!

Türkiye, Kürtler ve topyekA»n Ortadoğu yeniden yapılanma, değişim, dönüşüm hamlesi deniyor.

Bu içerik 6544 kez okundu.
Çoklu aktörlerin içinde olduğu, geleceğin kurgulandığı, halkların mevzilerini nasıl oluşturacaklarını hesapladığı ciddi bir süreçten geçiliyor. Bu sürecin önemli aktörü küresel güçler olmakla birlikte, Kürtler açısından en önemli aktörlerinden biri de mevcut ‘devlet’ yapısıyla Federal Kürdistan Bölgesi ve onun başkanı Mesut Barzani’dir. 
Çoklu küresel aktörlerin, Türkiye’nin, Federe Kürdistan bölgesinin değişim, dönüşüm, gelecek kurgusu ile ilgili hamlelerinin aktif hale gelmesinin en önemli aktörlerinden biri de Abdullah Öcalan’dır. 21 Mart Newroz’unda, Türkiye’ye, uluslar arası camiaya ve Kürtlere verdiği mesajla, silahlı mücadelenin siyasi mücadeleye evirilmesinin önünü açarak, gelecekle ilgili ortak kurgunun nasıl olması gerektiğini ana başlıklar halinde sundu. Verilen mesajların ana başlıklarının muhatabının sadece 4 parçada yaşayan Kürtler olmadığını anlayabiliyoruz. Ağırlıklı Kürtler olmakla birlikte, Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesinde kendilerini sorumlu olarak gören küresel güçlerinde muhatap alındığı mesajların verdiği rahatlığı, toplum ve siyaset hayatının rahatlamasından da çok net anlayabiliyoruz. 
Zaten anlamadan da olmaz. 
Ne gelecekle ilgili doğru analiz yapılabilir, ne de halkların alacağı mevzinin koordinatları kurgulanabilir. Dünyayı yeniden keşfetmiyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu coğrafyasında da siyaset ve ekonomik yapılanmanın paralel düzeyde yürümesinin halkların doğru mevzilenmesinde önemli bir rolü olacağını hepimiz biliyoruz. Tek başına yapılacak siyasetle, siyasi ve afaki söylemlerle mevcut durumu kurtarmaktan öte bir şeyin yapılamayacağı çok net ve açıktır. Mevcut durumu kurtarmak için kullanılan söylemler, bazı insanların ikna edilmesi için yeterli olabilir, ancak toplumun tamamının ikna edilmesi için yeterli değildir. 
Tartışacağız demiştik, tartışacağız. Kırmadan, dökmeden toplumsal geleceğimize mevzi kazandırmak adına doğru noktalarda buluşuncaya kadar tartışacağız. Bu nedenle bu genel saptamalardan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerine hitap eden bu günlere vurgu yapıp, bu seçimler için kullanılan ancak bugün için geçerliliği olmayan popülist söylemlerin içini açmaya çalışacağım. 
Öncelikle genel siyaset seçimlerindeki söylemler ile sivil toplum kuruluşlarının seçimlerindeki söylemler arasındaki ince, naif argümanların nasıl olması gerektiği konusunda hemfikir olmamız gerekiyor. Genel siyaset şemsiyesi altında aynı sandıkta buluşmalar gerçekleştirenlerin, yerel manada özgür hareket biçimlerini, ‘karşı düşman’ tavırları geliştirerek ötekileştirme terazisine oturtulmasının geleceği birlikte kurgulama stratejisine uygun olmadığını söylemek gerekiyor. 
Diyarbakır’ın ve bölgenin ekonomik hayatına henüz müdahil olunmamışken, 4 parça Kürdistan’ın ekonomisinin birleştirilmesi için çalışmalar yapılacağına dair söylemlerin kullanılmış olmasının popülist duruşu gerçekten sırıtıyor. Suriye-Türkiye-iran-Irak Kürdistan’ının ekonomisinin birleştirilmesi söylemi Diyarbakır Ticaret Odasının mevcut varlığı ile ilgili çapının çok üstündedir, çoklu küresel güçlerin ortak kararlarıyla ilgili bir durumdur. Mavi listeden bir arkadaşın böyle bir söylemini okudum, yadırgadım. 
‘4 parça Kürdistan’da ekonomik işbirliği’ söylemi olsa daha doğru bir tespit olabilirdi. Şu anda dünyada da geçerli olan Ekonomik işbirliği söylemindeki iddia daha gerçekçidir. Kaldı ki ‘Bağımsız Kürdistan’ tezinden vazgeçilmişken, Demokratik Modernite tezi ön plana çıkarılmışken, 4 parça Kürdistan’ın ekonomisinin Ticaret Odası vasıtasıyla birleştirilmesi söyleminin ayaklarının havada duruşu, Abdullah Öcalan’ın mesajlarının iyi algılanmadığına da ciddi bir örnek olarak karşımıza çıkmış bulunuyor. 
Bir söylemi daha yadırgadım ki, onu da paylaşmam gerekiyor. Aynı arkadaş, mavi liste ile seçime girmelerini bir önceki seçimle taçlandırmak istemiş ve Mavi renkle seçime girmelerinin sebebinin bir renkten öte olduğunu, geçen seçimlerde yine aynı siyaset çevresinin “mavi liste” ile seçime girdiğini ve bu seneki “mavi listenin” de onun devamı olduğunu aktarmış. 
Renk önemli değil, ancak durumu geçen seçimle taçlandırmak istemiş olması, aynı siyaset çevresi olarak adlandırdığı kesime karşı hem haksızlık olmuş hem de ayıp. Çünkü 4 yıllık süre içinde bir başarı olmadığı gibi, mevcut ticaret odasının yapısını, Galip beyin Milletvekili olarak ayrılmasını, ondan sonraki sürecin vahametini değerlendirdiğimizde, (Mavi) o listenin devamı olarak lanse edilmiş olmasını bu kentte yaşayan bir birey olarak içime sindiremedim. Ticaret Odasının mevcut durumunun BDP, DTK ve bileşenlerinin tamamı tarafından eleştirildiğini ve kabul görmediğini de çok net biliyoruz. 
Geldiğimiz bu aşamada, Diyarbakır için, bölge için daha net ve gerçekçi olmamız, bunun için çaba sarf etmemiz gerekmiyor mu?.
Gelip-geçici söylemlerle yola devam etmek mümkün olabilir, ancak gelecekte açacağı yarayı ne Mavi ne Sarı nede beyaz liste, onaramaz. 
DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
Naci Görür’den deprem sonrası korkutan paylaşım
Naci Görür’den deprem sonrası korkutan paylaşım
Eş Başkan Şiyar Güldiken  davul zurna ile karşıladı
Eş Başkan Şiyar Güldiken davul zurna ile karşıladı