Galiba, hâkimiyeti menkul bir durum var ortada. Galiba diyorum, ancak benimde bu konuda bir miktar analizim var elbette.
Maalesef yaygın bir durum!
Fikir, bilgi, birikim, beceri gibi değerlerin yok sayıldığı sadece paraya, ranta dayalı toplum biçimine doğru bir evirilmenin rahatsızlığını her alanda görmek, duymak mümkün. Böyle bir rahatsızlıktan kaynaklı sitemlerin ardından yapılan sohbetlerdeki sonuç; toplumsal geleceğin bireyci tutum ve bencil davranışın kıskacında sıkışmakta olduğuna işaret ediyor. Bireysellik ve bencil yaşam biçiminin gidişatı önü alınamaz sonuçlara varmadan, toplumumuzun yaşam özelliklerinin sentezlenerek, yeniden yorumlanması gerekiyor galiba.
Bireysel hâkimiyet kurma gayretlerinin, bencillikle buluşan noktasından itibaren, karşıdaki insanlarda yabancı bir güce esaret hissi yaratmasının ardından gelecek olan dürtülerin toplumsal özgürlük kavramına evirilmesi kaçınılmaz olacağından dolayı ortaya çıkacak olan garip durumların olmaması için zaman kaybetmeden bireysel-toplumsal algı arasındaki dengelerin ne olması gerektiği konusunda süratle kafa yormamız gerekiyor.
Tabiî ki bireyselliği yazı konusu yaparken, tek başına insan ile ilgili olduğu sürece bir zararının olmadığını söylemekle birlikte, bir sonraki vakanın bencillikle buluşmuş olmasının ‘Rabbena hep bana’ mantığı taşımasına neden olacağı için ortaya tehlikeli bir durum çıkacaktır. O nokta ise, başkasına zarar verme noktasıdır. Kendisinin dışında başkasına hak tanımayan bireysel düşünce mantığı ile bencillik arasındaki hassas noktada duran ‘Başkalarına zarar verme, haklarına tecavüz etme’ faslı başladığında kantarın topuzu da kaçtı demektir.
Toplumumuzda sohbet konuları büyük oranda bu düzeyde seyretmeye başladığına, çoklu sitemler söz konusu olduğuna göre, demek ki görmediğimiz, bilmediğimiz alanlarda böyle bir hal ve vaziyet çoklu vaziyette söz konusu.
O zaman hep birlikte, geleneksel yaşam biçimlerimizi yeniden sentez ve yorumlamamız gerekiyor, çok geç olmadan.
Son yazdığım yazıların bir bölümü bireysellik ve bencillik içeren yazılar oldu. Bunları elbette şahıs olarak ben üretmiyorum, sohbet ederken kafama yazdığım şeyler. Sonra beynimde fotoğrafa dönüştürüyorum, ortaya bir şeyler çıkıyor.
Bu nedenle; özellikle toplumsal gaye için uğraştığını söyleyenler, zannedenler veya kendine göre öyle olduğunu kabul edenlerin, teoriyle pratik arasındaki birlikteliği nasıl sağladıklarını düşünmeye davet etmemiz gerekiyor.
Toplumsal gaye
Bireysellik
Bencillik.
Bu üçlem arasında, teoriyle pratiği nasıl buluşturduklarını, nasıl becerdiklerini sentez edip bize de anlatabilseler, belki bizlerde yeni bir şeyler öğrenmiş olacağız. Belki de, hep birlikte ‘Yeni bir kuram’ sahibi toplum oluruz!
Ne dersiniz?