idari yapının değişimi ile birlikte ülkemizde tahmini olarak 34.657 köy, 957 ilçe ve 81 il bulunmaktadır.
Bu il ve ilçelerde şehrine gönül adamış birbirinden farklı isimler bir yarış içine girmiş ve hizmetleriyle neferlerini en iyi yere getirmeyi planlamıştır.
Bizleri diğer dünya ülkelerinden özel kılan değerlere sahip çıkmak için çıktığınız bu yolda öncelikle hepinize bu maratonda başarılar diliyorum.
03.07.2005 tarihinde resmi gazetede yayımlanan 5393 sayılı Belediye Kanunu belediyelerin çalışma ve görev şeklini belirlemiş ve yönetime bazı işlevler kanun gereğince zorunlu kılınmıştır.
Belediye görevleri sadece 5393 e bağlı kalmamakla birlikte çevre, doğa, insan hakları vb kanunlarla da belediyelere ve belediye başkanlarına bazı görevler verilmiştir.
DOĞA BiR BÜTÜNDÜR.
Doğa ekosistem temelli bir bütündür. Bizlerde bu doğanın zincirini oluşturan halkalar arasında yer alan canlılar statüsündeyiz. Karınca’dan Fil’e tüm canlıları kapsayan bu zincir doğanın bir dengede olduğunun göstergesidir.
BELEDiYELERiN ÇALIŞMA ALANLARI;
Belediyeler, belediye sınırları içerisindeki ağaç, hayvan, insan gibi canlıların ve bunları refahını en yüksek seviyede tutmak için oluşturulmuş ve görev edinmiş bir birim olarak nitelendirilir.
Çünkü bu sistemin kuruluş şeklinden işleyişine kadar her şey bir mantıksal çerçeve eşliğinde yürütülmüştür.
Düşünsenize bir fırıncı olmazsa kim ekmek çıkarak?
Bir Orman mühendisi olmazsa kim ormanları yönetecek?
Bir Doktor olmazsa kim sağlığımızı kontrol edecek?
Bir belediye başkanı olmazsa kim kontrolü sağlayacak?
Bir Terzi olmazsa kim söküklerimizi dikecek?
Bağlantıları dikkatle okuduğumuzda belediye başkanının evine ekmek götürmesi fırıncıya bağlı, belediye başkanının takım elbisesinin yapımı terziye bağlı, belediye sınırları içindeki ağaçlandırma ve ormanlaşma mühendise bağlı, belediye başkanının sağlığı doktora bağlı ve doktorun, mühendisin, fırıncının, terzinin yaşam kalitesinin arttırılması ve refahı da belediye başkanına bağlı.
Buradaki döngüyü anlayabildiysek ekosistemdeki zinciri de çok rahat algılayabiliriz.
Örneğin kurbağalar sivrisinek larvalarını yer. Kurbağa olmazsa sivrisinek popülasyonunda ciddi bir yoğunlaşma olacaktır. Ve bu da sivri sineğin insanlarda meydana getirdiği SITMA hastalığını getirir.
Ağaçlar havadaki karbondioksiti tutup oksijen üretiyor. Bu sayede ağaçların ürettiği oksijenden faydalanıyoruz. Ağaçlar olmasaydı belki de yaşayamazdık.
işte hem 5199 Sayılı hayvan hakları kanununun ZORUNLU kıldığı hem de vicdani bir hükümlülük olan hayvan dostlarımız adına sizlere bu mektubu yazdım.
Doğa bir bütünse ve bunu kabul ediyorsak doğada bulunan tüm canlıların yaşam hakkına saygı duymak zorundayız. 5199 Sayılı hayvan hakları kanunu gereği belediyelere bazı yasal görevler verilmiş ve bu görevler zorunlu kılınmıştır.
Sokak hayvanları sürekli nasibini ölümle alarak hayata belki de bir kez bile başları okşanmadan veda etmektedir.
Sokaklarda itip kaktığımız, tekmelediğimiz, bağırdığımız, üzerine kızgın yağlar döktüğümüz, onlara işkence ettiğimiz, arabayla ezdiğimiz ve hatta zevk uğruna onların kuyruklarını, kulaklarını kestiğimiz hayvanlar ekosistemin en önemli parçası ve bizlerinde KÖRELMiŞ vicdanlarıdır.
Eğer vicdani olarak kabul etmiyorsanız bile lütfen sokak hayvanlarımız için sağlık ve refah sağlayacak Hastaneler, Bakım üniteleri, Beslenme alanları, Parklar yaparak KANUNA uyunuz. Aslında bunları yaparak büyük ölçüde halkınıza da hizmet etmiş oluyorsunuz.
Onların yaşamı sizlerin elinde. Katliamlar, öldürmeler bir çözüm değil.
Hayvanların yaşam haklarına saygı duyun onları kanuni ve vicdani projelerle ötekileştirmekten kurtarın.
Çünkü Karınca da Fil e tüm canlıların yaşam hakkı vardır. Şuan susuyorlar ama mahşer günü konuşacaklardır.
Tüm aday adaylarına tekrardan başarılar diliyor tüm çalışmalarınız yakından takip ettiğimizi bir kez daha bildirmek istiyoruz.
Fırat ÖZGÜL
HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu
Genç HAYTAP Türkiye Genel Koordinatörü