Otuz yıl arandan sonra 17 Kasım Pazar günü Ergani’de bir Başbakan ağırladık. Başbakan’ın Diyarbakır ziyareti ve ilçemize yaptığı ziyaretin siyasi değerlendirmesi yazılı ve görsel basında bol bol okuyor ve izliyoruz. Bu günkü yazımda siyasi değerlendirme yapmayacağım,yalnız tek bir cümle ile değerlendirmek gerekirse Şiwan gibi bir Kürt Ozanı ile bu süreci taçlandırması çok güzel bir gelişmeydi. Asıl yazmak istediğim Başbakan’ın gerek gelişi ve gerekse gidişinden sonra bir çok siyasi figürlerin hal ve hareketlerinde,değerlendirmelerinde ciddi anlamda zayıflık gördüm. Neden bahsettiğimi sanırım anlamışsınızdır. Başbakanımızın ilçeye geldiği andan itibaren AKP’li siyasetçi ve yandaşları arasında şu sözleri duymuşsunuzdur. ’’Ben protokoldeydim filanca siyasetçimiz protokole giremedi,filancası polisler tarafından azarlandı.Başbakanımın elini sıktım, Başbakanla tokalaştım,falancası Başbakanla tokalaşmadı.Ben Başbakanın otobüsüne bindim gibi’’ kuş beyinlice sözler dolaşmakta bu sözler yetmiyormuş gibi sosyal paylaşım sitelerinde güya Başbakanla çekilmiş fotomontaj fotoğraflar yayınlayacak kadar kundur beyinli siyasetçilerimiz var. Otuz yıl aradan sonra ilçeye gelmiş Recep Tayyip Erdoğan gibi bir Başbakan’dan Ergani için talep edilecek hizmetler için bir araya gelip ortak bir akıl yürütüp ortak istekte bulunmak gerekirken ve bunun için birliktelik sağlanması gerekirken siyasetçilerimiz sadece bir birlerini yıpratıp karalayıp ‘’desinler’’diye uğraştılar. Biz bu kafayla ne il oluruz ne ciddi anlamda hizmet görürüz ne kaliteli bir başkan seçebiliriz,ne de parlamentoya vekil gönderebiliriz. Kendi aralarında bir birlerine hain olan bir sivil toplum örgütünün halka karşı dürüst ve adil olması beklenemez. Netice itibari ile diyeceğim odur ki küçük hesaplar için koşmayınız,küçük menfaatler için yalan söylemeyiniz,siyasette yükselmenin yolu arkadaşını karalamaktan ve yıpratmaktan geçmez.’’Yalancının mumu yatsıda söner’’ atasözünü unutmayınız.