Seçim demek koskoca bir şehri, bir ilçeyi veya bir beldeyi bir insana teslim etmek demektir.  Gerçi belediye başkanının yanında, başkan yardımcıları ve encümen azaları varsa da, onların yetkileri ve sorumlulukları bir noktaya kadardır. Yetkilerin ve sorumlulukların çoğu belediye başkanındadır.

Eğer belediye başkanı, işinin ehliyse, vizyonu, misyonu varsa, o şehre hizmet gelir. Ehil değilse, dert gelir.

işten anlamayan kişileri kendi oylarımızla seçer iş başına getirirsek, doğacak sonuçların faturası memlekete çıkar. Dolayısiyle herkes verdiği oydan mesul olur.

Seçim sonunda çıkan sonuçlardan herkes etkilenir. Çünkü bilgisi, becerisi, olmayan  adaylar, hizmet üretemezler. Plan, proje  yapamazlar. Bırakın yarını, 10 yıl sonrasını bile hesap edemezler. Günübirlik politikalarla,  memlekete vakit kaybettirmekten başka, bir şey yapamazlar.

Yanlış veya eksik yaptıkları bir yol, bir tesis veya bir bina'nın ne kadar yetersiz, ne kadar yanlış olduğu zamanla anlaşılır. Ancak iş işten geçmiş olur. Yapılan yanlış, bir daha da düzeltilemez.

Dolayısiyle iyi düşünüp, tartışıp, görüşüp ondan sonra oy vermemiz lazım. Şu anda Ergani'ye bağlı 88 köyün tanıtımını yazıyorum. Her hafta bir veya iki köyü ziyaret ederek, tarihini, kültürünü, coğrafi özelliklerini kısacası tüm  yönleriyle ele alarak yazmaya çalışıyorum.

Köyleri dolaşırken bazen çok zorluklarla karşılaşıyorum. Bazı köylerde seçilmiş muhtarlar, maalesef idarecilik ve hizmet yönünden hiç bir varlık gösteremiyorlar. Bazı köylerde de ise, muhtarlar bir belediye başkanı gibi çalışıyorlar.

iyi yöneticiler, sorduğumuz sorulara gayet makul, mantıklı ve güzel cevaplar veriyorlar.

Fakat, bazı köyler ve beldelerde ise, işin ehli olmayan adayların hiç bir hizmet yapmadıkları gibi, yeniden aday olduklarını, tekrar seçilmek için çabaladıklarını görüyorum. Üzülüyorum.

Çünkü, yaklaşan yerel seçimler dolayısiyle adaylar kulis faaliyetlerini yoğun bir şekilde sürdürüyorlar. Ancak bize düşen görev particilikten uzak memlekete sahip çıkmaktır. 

Diyarbakır'ın şirin ilçesi Ergani'de herkes birbirini gayet iyi tanır. Dolayısiyle, oy verirken hiç bir kimsenin tesiri altında kalmadan oyumuzu işin ehline verelim.

Cenab-ı Allah, Güneş'i, Ay'ı, Yıldızları, rüzgarı hasılı herşeyi bir dengeye göre yaratmıştır. Kuran-ı Kerim'de ben herşeyi ölçü üzerine yarattım diyor. Tabiatta ölçüsüz, hesapsız hiç birşey yoktur. işte bu dengeden dolayı tabiatın kanunları hiç kimseyi rahatsız etmez. Yüce Allah insanlara akıl vermiş. Aklımızı fitkrimizi iyi kullanarak, hareket etmemiz  lazım.  Gerçi yerel seçimlere 4 ay var. Ancak şimdiden hesabımızı, iyi yaparak, vizyonu, misyonu olan adayları iyice inceleyerek, sandığa gitmeliyiz.

Nitekim Kuran-ı Kerim Şüra süresinde  mealen, ‘Size gelen sıkıntılar kendi kazandıklarınızdır.’ demektedir.

Demek ki, başımıza gelen sıkıntılar, bizim yaptığımız suç ve kabahatlerimizden dolayıdır.

Avrupada bir kimse eşyasını kapı önüne bırakmış ve yaya geçidi engellemişse, o dükkanın karşısında bir kaza meydana gelmişse, veya bir insan ölmüş, yaralanmışsa, fatura o kaldırım işgalini yapan esnafa ve görevini yapmayan zabıtaya kesilir.

Ama maalesef çoğu ilde, veya ilçelerde   kaldırımlar işgal edilmiş, kimin umurunda?

Sonuç olarak, yerel seçimler yaklaşırken, her şeyi inceleyerek, araştırarak ve vicdanımızın sesini dinleyerek, oy kullanmamız gerekir.

Aday adaylarda aranan vasıflar iyice irdelenmeli, ve memleketimize, milletimize hizmet edecek adaylar seçilmelidir.

Allah hepimizi iyi adaylarla karşılaştırsın.

Sevgi ve saygılarımla...