Ülkemizde eşi benzeri olmayan demokrasi sistemi dünya demokrasisinin kaçıncı katını oluşturuyor acaba.
Yaşam bir haktır diyoruz.
Peki bu hak sadece kendimiz için mi geçerli yoksa öteki insanlar içinde mi geçerli ? Yoksa daha derine inip hayvanlar ve ağaçları da mı ele alsak acaba?
Ülkemizde insan egemen toplumun gölgesi altında filizlenen düşünceler etik kavramının ne denli uygulandığını açık ve net bir şekilde sert bir tavırla ortaya koymaktadır.
Avrupa ülkelerini taklit etmek bazında gerek ahlaki değerlerimize gerekse dini inanışın gerektirmediği farklı boyalara boyanmak yurdum insanının ne denli fakir olduğunu ortaya koymaktadır.
Sırf egolarımızı tatmin etmek için insan haklarına saygı duyulmamakta ve Avrupa birliğine girememe korkusuyla yapmacık rolleri üstlenmekteyiz.
Aslında medyamızda, sanal dünyamızda, kurallarımızda çok adil, sosyal, ileri görüşlü ve Avrupa birliğine uygunluk ölçütümüzü son derece mükemmel göstermekteyiz. Ama iş atağa ve reel hayata geçirildiğinde bunu ne yazık ki görememekteyiz. Peki bunun asıl nedeni gerçekten oturmamış bir zihniyet yapısı mı? Yoksa arkasına sürekli saklandığımız ''ÜSTÜNLÜK'' prensiplerimiz mi?
Bu hafta ötekileştirilenleri değil ötekileştirenleri değerlendirmeye almak istedim.
iddaa ediyorum biz dünyanın en tuhaf ülkelerinden birisiyiz.
Her konuda dünya bazlı mükemmelliyetlerimiz olmasına rağmen nedir bu alışagelmiş sevda, çözmüş değilim.
Ülkemizin yetiştirdiği bilim adamları somut verilerle açıklamaları yapmasına rağmen ne yazık ki BiLiNMEYEN ADAM olarak tarih kitaplarına gömülüyorlar.
Yaşam hakkına saygı diye kendimizi paralayıp duruyoruz.
insan hakkına saygı istiyoruz, çünkü bizi biz yapan değerlerden biri saygı kavramıdır. insanlara değer vermeliyiz. insan Allah(c.c) katından farklı özelliklerde yaratılmış bir varlıktır.
Hayvan ve çevre haklarına saygı istiyoruz, çünkü dünya sadece biz insanların değildir. Tüm canlıların bu dünyada paylaşlığı vardır ve buna sadece o (yaradan) müdahale edebilir.
Ülkemizin bir yerinde yaşanan depremler ve büyüklerimizin ülkemizin diğer yanında kurduğu düğünler. Ülkemin en ucra köşesinde ölen halkımız ve ülkemin diğer ucrasında yurt dışı turuna hazırlanan büyüklerimiz.
Kadın kadın kadın... En önemli canlılardan biridir diyoruz.
Üretkendir kadın ve doğal dengenin tamamlayıcısıdır.
Eğitimde eşitlik var diye iddaa ediyoruz.
Doğuda 60-70 kişilik sınıflarda okutulan öğrenciler ve batıda özel okulda 5-10 kişilik sınıfta okutulan öğrenciler arasında mükemmel bir eşitlik var. Batıda da elbetteki kırsal kesimde okuma güçlüğü çeken öğrencilerimiz vardır. Ama doğu sürekli kan ağlayan bir bölge. 1 metreyi geçen karda ayağındaki lastik ayakkabısıyla anne sırtında 2 km uzaklıktaki okula gitmeye çalışan öğrenci ve batıda karşı taraftaki okula gitmekten üşenerek servis kullanan öğrenciler.
Sanırım bu kısa örnekte eğitimdeki muhteşem eşitliğimizi anlamışsınızdır.
En çok sevdiğim konulardan biri cinsel eşitlik.
Kadın ve Erkek kavramını bir kere ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bunları iki ayrı varlıkmış gibi değerlendirmek ne kadar da yanlış bir kavram değil mi?
Bunda haddimizi acaba Avrupa birliği sistemi mi gösterdi merak etmiyor değilim.
Kadın yemek yapmaz dayak yer. Erkek işe gitmez kadın gene dayak yer. Kadın dışarı çıkar dayak yer. Erkek evde oturur gene dayağı kadın yer.
Sen kadınsın. Kısıtlısın. Senin özgürlüğün benim iki dudağımın arasında..
Susssssssssssssssssssssssssssssss...!!!!!
-Dışarıda konuştuğun adam kimdi?
+Tanımıyorum. Komşunun nerede olduğunu sordu. Bilmiyorum dedim.
(Şlakkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk....!!!!!!!)
+Yanındaki kadın kimdi?
-Sana ne? Benden hesap mı soruyorsun?
(Şlakkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk.....!!!!!!!)
Şuan araştırsanız ülkemizdeki yazarlarımız, şairlerimiz, siyasetçilerimiz, bilim adamlarımız, önde gelenlerimiz hepsi yaşam hakkına saygı duyuyor ve herkes kendinin bu konularda şahane olduğunu söylüyor. (pek mütevaziler)
Peki kim bu şerefinden yoksun insanlar?
Kim bu ötekileştirenler?
Kim bu kadınlarımızı tekme tokat hastanelik edenler?
Kim bu sokak hayvanlarımıza işkence edenler?
Kim bu engelli bireyin kaldırımına arabasını park edenler?
Kim bu egoları yüzünden onlarca hakkın yok olmasına göz yumanlar?
Kim kim kim kim kim ?????
Tek bir cevabı var bu sorunun ve anlayanlara..
Bunlar sizin yetiştiremedikleriniz... Dokunamadıklarınız... Ötekileştirdikleriniz....
Onlarda da kurtarılabilecek bir hayat olduğunu unutmayın..
Varolmak haksa, görmemezlikten gelmek ve yok etmek haksızlık değil mi?