Hangi sorunu çözmeye çalışıyoruz ülkede?

Kürt sorununu mu?

Demokrasi sorununu mu?

‘Çıktı, çıkacak’ denilen Yeni demokratik Anayasayı mı? 

(Eski anti-demokratik anayasa hala geçerli, uzlaşma komisyonu da dağıldı!)

 

Bunlara paralel olarak, müzakere, tıkandığı iddia edilen süreç, 1’inci, 2’inci aşama meselesini mi?

 

Diyarbakır buluşmasının sonuç envanteri. 

Durum karışık, tartışmalardan kaynaklı karşılıklı sataşma, saldırı, hakaret içerikli söylemler zirve yapmış durumda. Galiba biraz da şahsiyetlere endeksli bir süreç tartışması başladı. 

Son bir haftalık tartışmaların analizinden ortaya çıkan gerçek şu ki;

Başbakan bilerek yâda bilmeyerek pimi çekilmiş çok sayıda bombayı Diyarbakır’da Kürtlerin kucağına attı. Kürtler bu bombaların pimlerini bir an önce bulup patlamaması için yerine yerleştirmezse durum vahim!

 

Hâkim olan tartışma konularına bakalım;

Şivan, Ahmet Kaya, ibrahim Tatlıses, 

Barzani’nin dağıttığı altın ve dolarlar, 

BDP’nin bölünme senaryoları

Şeyh Said’in anıtının dikilmesi

Said-i Kürdi’nin mezar yerinin Isparta da oluşu 

Osman Baydemir’in ‘Türkiye Kürdistan’ı’ söylemi. 

Cezaevlerinin boşalması, genel af, dağdan ineceklerle kucaklaşma

 

Şahsiyetleri ve konu başlıklarını önemsiyor ve değerli buluyorum. 

Ancak, Başbakan’ın Diyarbakır ziyareti sırasında beklenti bu konu başlıkları değildi.

Beklenti; Hukuki ve yasal maddeleri içeren bir paket açıklamasıydı, olmadı. 

‘Cezaevleri boşalacak, dağdakiler inecek, kucaklaşacağız’ dedi, ‘daha ne desin’ diye soranlar olacaktır elbette. Buna cevap verecek kadar ‘zeki’ ve ‘yetkin’ değilim!

Bu konuda etkin ve yetkinler siyasetçiler olduğu için, onların ‘son gaz’ gündem değiştiren söylemleri yeterli oluyor. 

Zaten Başbakan’da ‘Ben sadece hayallerimi açıkladım, siz gerçeği tartışıyorsunuz’ dedi. 

Siyasete endeksli, popülist, toplumun gazını almaya yönelik tartışma zemininin yaratılmış olduğunun, çatışmalı ortamdan daha tehlikeli bir boyutun içine çekilmiş olduğumuzun farkında mıyız?

Bütün sorunların çözümü için değerli bulduğumuz yeni anayasa çalışmalarının sona ermesiyle ilgili bir tepkimiz var mı? Yok. 

Elbette yaşamları ellerinden alınmış değerli şahsiyetlerin verilmemiş hesaplarını toplum olarak sormak hepimizin görevi. Bütün bunlara rağmen geride bıraktığımız tarihe endeksli şahsiyetlerle ilgili meseleleri mevcut gündemi ıskalayarak tartışmak, siyaset bilimi açısından gerçekçi değildir.

 

Yaklaşan yerel seçimler mi gözleri kararttı nedir, bilmiyorum.

Ama, özelde Kürtlerin, genelde Türkiye halklarının gelinen bu aşamadaki gündemi popülizm değil.