Bu ülkeyi anlamak güneşe dokunmaktan daha zor.
Özellikle Ege bölgesinde kültürel miras sıfatı altına sığdırılmış bir tür vahşete ‘’Kültürümüz’’ diye bir kelime yakıştırılıyor ve Allah (c.c) tarafından yaratılan hayvanlar dövüştürülüyor.
Deve güreşleri atalarımızdan gelen bir miras olduğuna inandırılmıştır. Günümüze kadar sürmekte olan bir kanlı göl pazarından başka hiçbir şey değildir.
Evet develer enerjilerini atmaları için planlanıyor ya da insanlara bu şekilde söyleniyor, peki ama onların bu enerji atmalarının sonu sucuk mu olmalı?
Bunun başka bir yolu yok mu? insanlar bu kadar mı çaresizleşti?
istediğiniz kadar inançlı olun, istediğiniz kadar dini duygularınızı ön plana çıkarın, istediğiniz kadar namaz kılın eğer Allah’ın yarattığı başka bir canlıya eziyet ediyorsanız veya eziyet edenlere seyirci kalıyorsanız bunun bedelini hiçbir şekilde ödeyemezsiniz.
Sadece develer değil, insanlarında, horozlarında, köpeklerinde dövüştürülmesini sağlayan ve bu utanç verici olguya seyirci kalan bir zihniyetin Peygamber efendimizin ümmeti olamaz.
Peygamber efendimiz (s.a.v) Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in 10'dan fazla devesi vardır.Peygamber Efendimiz Mekke'den Medine'ye Kasva adlı deve ile hicret etmiştir.Kasva adlı deve cennete gidecek hayvanlar içinde bulunan bir devedir.Bu devenin diğer bir adı da Adba olarak geçiyordur!
Peygamberimiz (asm) Mekke'den hicret edip Medine'ye geldiğinde, Peygamberimiz (asm) Kasva adlı devesinin üzerindeydi. Ağır ağır Medine içlerine doğru ilerliyordu. Şehirde bir bayram havası vardı. Genç, ihtiyar, herkes ilâhiler söylüyordu. Peygamberimizin (asm) şehre gelişi kutlanıyordu. Kadınların sevinçleri yüzlerinden okunuyordu. Minik çocuklar bayramlık elbiselerini giymişlerdi... Neşe ile koşuşup duruyorlardı. Bütün şehir, "Hazret-i Muhammed geldi. Şehrimizi şereflendirdi. Yâ Muhammed Yâ Resûlallah !" sesleriyle çınlıyordu.
Peygamberimiz (asm) ise sevinç gösterileri arasında yol alıyordu. Her ev sahibi aynı şeyi söylüyordu: "Ya Resûlallah, bizde misafir olun."
Peygamberimiz (asm) hiç kimseyi incitmeyecek bir yol bulmuştu. Devesinin önünde çöktüğü evin misafiri olacaktı. Mübârek devesi de sağa sola bakarak ilerliyordu. Bir müddet öylece gitti. Daha sonra boş bir arsaya çöktü. Peygamberimiz (asm) devesinden hemen inmedi. Deve az sonra ayağa kalktı. Biraz ilerledi. Sonra çöktü.
Bu kıssadan da anlayacağımız üzere peygamber efendimiz döneminde bizlere kalan en önemli canlılardan biride develerdir. Peygamber efendimiz devesine o kadar çok değer verir ki bakımlarıyla kendisi ilgilenirdi. Asla onlara eziyet etmezdi. Hayvanlara kötü muamele edenler ve onları dövüştürenlere doğru yolu gösterirdi.
Şimdiki toplumumuza baktığımızda ne kadına ne hayvana değer verilmiyor.
Konu hazır deve ve kadına gelmişken yurdum insanının yaptığı bir başka saygısızlığı daha sizlerle paylaşayım.
Ayaklarına gelen tür fırsatları tepen, ülkesini ve toprağını çok seven ve bunun için bedel ödeyen, her daim ötekileştirenlerin yanında olan, sırtına asırların yükünü sırtlamış bir Anadolu Kadını;
Türkan DAĞDELEN
Soyadı gibi dağları deler sevdası için. Hayvanlara ve doğaya adadığı canı pahasına herşeye rağmen dimdik ayakta duran ve bunun için mücadele veren bir güzellik abidesi.
Gözü, gönlü iman dolu ve mücevher değerinde bir kişiliğe sahip sultanları kıskandıracak bir anne. Kimsesiz hayvanların Türkan annesi.
Geçenlerde Muğla-Karaçulha belediyesi tarafından tertip edilen Deve Güreşlerine karşı olduklarını Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının vermiş olduğu protesto etme hakkını kullanarak elinde ‘’Hayvanların Dövüştürülmesi Günahtır’’yazılı pankartla gösteri alanına girmesi ile güreş organizatörlerinin de içinde bulunduğu bir grup kendini Erkek sanan cani tarafından tacize uğramış ve onlar tarafından darp edilmiştir.
Suçlular ise basın mensuplarına pişkin pişkin cevaplar vererek kendilerini aklamaya çalışmışlardır.
Bu tür kendini bilmezler güreş alanında kadına şiddet uygulayıp eve gittikten sonra başka bir kadın tarafından hazırlanan yemekleri yiyorlar.
Söyler misin ey Müslüman Senin dininde hayvana eziyet var mı? Senin dininde kadına şiddet var mı? Sen peygamber efendimiz (s.a.v)’ın ümmetiysen bu terbiyesizliğe sessiz mi kalacaksın?
Tepkini göster. Kendini bilmeyen bu canilere bir sözünle tokat at. Toplum içinde ezdiği canlıların haklarının sizin tarafından savunulduğunu öğrensin. Belki burnu sızlar.
işin bir diğer boyutu da il hayvan hakları kurulunun izni olmadan böyle bir organizasyon yapılamaz. Buradan Muğla il hayvan hakları kuruluna da seslenmek istiyorum;’’ Siz hangi hayvanların haklarını koruyorsunuz?’’
Bir diğer muhatabımız ise devlet kurumları. Sizin gözünüzün önünde, görmeyenlere ise videolarla ve TV kanallarıyla gösterildi. Bir kadın şiddete uğruyor ve darp ediliyor. Siz sessiz sinemaya ne zaman son vereceksiniz?
Ya siz kadın hakları ile ilgilenen sivil toplumcular? Ne zaman size günaydın diyebilirim?