Başbakan içeride, dışarıda kaos ortamı yaratarak yoluna devam ediyor.
‘Vuruşarak yola devam’ mesajları vermede ustalaşan Başbakan Erdoğan, diri, sürekli kazanan formunda lider profili imajı verdikçe kilitli bir taban oluşturuyor. Böyle bir taban oluştukça başbakan ve iktidar ‘Güç bende’ diyerek, ‘Süpürme’, ‘Temizleme’ olarak nitelendirebileceğimiz bir yöntemle önüne gelene çarpa çarpa yoluna devam etmeye çalışıyor.
Başbakan, halkların taleplerine göre kendisini programlayan/programlaması gereken Devlet gücünün son kullanım tarihinin ucunu açık bırakmış ve kendisine endekslemiş, ‘Ben sizin babanızım ben ne dersem o olur’ şiarı ile yola devam ediyor.
Kafasına göre, dönemsel olarak Kürde, Ermeni’ye, Süryani’ye, Alevi’ye dokunuyor, din, dil, etnisite, bunların tamamını aynı küpe basıp adeta turşu kuruyor, beklemeye alıyor. Bekletirken de bunların tamamına insan hakları, demokrasi, barış, kardeşlik makyajı yapıyor, sonra hesabına geldiği zaman ve Mekânda canı hangisini çekerse onu küpten alıp tartışma konusu yapıyor ve tartıştırıyor.
Başbakan kendisine göre Kürt meselesini çözmüş olarak görüyor!
Sırada ne var?
Ermeni, Alevi, Süryani kesimler.
Kürtlerden şeyh Sait, Alevilerden Dersim üzerinden, Ermenilerden 1915 üzerinden yarım yamalak özürler dileyerek bağ kurmaya çalışan Başbakan Erdoğan, sorunları çözdüğünü/ çözebileceğini zannederek yol yürüyüşü gerçekleştirmeye çalışıyor.
Bu yapılanların hiç biri yüzde yüz çözüm arayışları değil. Hesabına geldiği kadarını turşu küpünden çıkaran başbakan, geriye kalan kısmın orada kaldıkça çürüme ihtimalini gözden kaçırıyor. O çıkarmasa da küpte kalan kısım çürümeyi, unutulmayı bir tarafa bırakalım, kullanılmak üzere orada olduğunun farkında artık.
Bunların tamamını gündeme getirerek Demokrasi makyajı yaparken, demokrasinin olmazsa olmazlarından fikir özgürlüğünün, toplantı, gösteri hak ve hürriyetlerin önünü kesiyor.
‘O alan yasak, bu alan yasak, Devletin bekası söz konusu’ gibi Demokrasi ile bağdaşmayan kararlarla turşu misali küpe bastığını zannettiği kesimlerin tamamının sokağa çıkmasına zemin hazırlıyor başbakan.
Neden?
‘Daha ne yapalım, her şeyi veriyoruz, geçmişte olanları kabul ediyoruz, ancak bunlar hala sokağa çıkıyorlar, çünkü böyle alışmışlar’ diyebilmek için.
1 Mayıs bunun için en iyi örnek değil mi?