‘’Zenginliği baharda,
Çobanların kavallarında,
Çocukların türkülerinde,
iğde kokularında,
Üzüm asmalarında,
Güllerde….’’
Bir sanattır, Sedat Eroğlu’nu kaleme almak. 10 Yıllık bir alın terini sanata döken adamı desen desen nakışlamak kadar zordur bir kitaba. Düşünürleri bilimcilerle kaynaştırıp, Siyasetçiye sanat yaptırmak kadar büyük bir sınav kâğıdıdır.
Siyah beyaz tonlu ve renkli avukat cüppeli fotoğrafları sakallısı ve sarığıyla bir bilgi sofrasına oturtmak kadar derindir.
Müslüm Üzülmez gibi sivri bir kalemden Ön sözün yazıldığı devasa bir rehber. O kocaman şehri için yolculuk heyecanı ve çiçeği burnunda bir mühendis.
Şimdi Müslüm abi şöyle demiş ön sözdeki ikilisinde; ‘’Yıldızların ışıltısı altında dağları bir bir ardımda bırakarak sabah namazı okunmadan kapını çalmak isterim.’’ Bu kelimeleri cennetten mi çıkardı ki acaba? Türk Dil Kurumundaki kaç kelime bu kadar bir birine yakışır ki? Hani var ya bende, okunmaya kıyılamayan, okunduktan sonra defalarca başa dönüp tekrar okunası kitaplar.
Kütüphanemin en süslü yerinde en ağır şekilde yer alacak bir küp altın bu hediye. Sağ olsun beni tanıdığı için umutlu olduğunu yazmış imzalarken giriş sayfasını ve sevgilerini yollamış.
Bartın’dan yeni döndüğüm için yeni aldım kitabı elimde. Daha önce ellerimle dokunamadığım bir kitabın reklamını sayfamda yaparken bile elim ayağım titreyen bir kitap. Ne tarih kitapları, nede Güneydoğuyu anlatan öteki kitaplar.
Giriş sayfasında okuyuculara Ergani hakkında bilgi veriyor değerli yazarımız. Bu harfler de yan yana dizilirken asırlık kütüphane kokusu sızdırıyor odama. O kadar tatlı ve mütevazı bir dille eser haline dönüştürülmüş ki anlatamam.
içeriği hakkında daha fazla yazmaya gerek yok. Merak eden tüm okuyucularımıza ŞiDDETLE tavsiye ettiğim mucizevi bir yayın. Kar amaçlı değil de Sanat amaçlı yazılan bu dev kitabı internet üzerinden de kolay alabilirsiniz.
Siz değerli okuyucularımın huzurun kıymetli abime saygı ve selamlarımı yolluyor, hürmetlerimi gönderiyorum.