Gittim mektebe ilme ettim talep, Baktım ki ilim geride kaldı ille de edep ille de edep.
Ey Filistinli çocuk…
Ey Gazzeli anne…
Ey Rojavalı mahsumiyet simgesi…
Senin başına bombalar yağarken benim ülkem Almanya – Arjantin maçını izliyordu.
Sen, havadan gelen kahpe merminin sana isabet etmemesine sevinirken,
Onlar Messi’nin gol kaçırmasına üzülüyordu.
Sen, ülkeni korumak için küçücük bedeninle mücadele ederken,
Benim ülkem akşam iftarına yiyecek peşine düşmüştü.
Sen oyun niyetine sapanla savaşırken,
Benim ülkemde iftarı beklerken facebookta oyun oynanır.
Senin gözünden yaş yerine kan akarken,
Benim ülkemde havuza girmenin orucu bozup- bozmadığı tartışılır.
Sen zulme karşı bedenini siper ederken,
Biz zulmüne sadece seyirci kalıyoruz.
Sen oyun sonunda şehit düşerken,
Biz sana bir Fatiha’yı bile çok görüyoruz.
Sen kitap, deftere dokunmamış, kuş nedir bilmemişken,
Biz Kur’an gibi bir nimete sığınamadık.
Senin yanında baban, annen, kardeşin şehit düşerken,
Biz annemize, babamıza, kardeşimize bağırıyoruz.
Peygamber efendimizin ‘’Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır.’’ Sözünü hiçbir zaman hatırlamadık.
Siz öldünüz, biz Almanya’ya güldük.
Siz israil cehennemine mavzer olmuşken,
Biz üzerinize düşen bombalara sponsor olduk.
Bizi Affetme Ey Filistinli Anne,
Bizi Affetme Ey Gazzeli Çocuk,
Bizi Affetme Ey Rojavalı Baba.