100 kişiyle başladı. 100 kişilik kontenjana 400 kişi müracaat edince beklentiler de bu oranda büyük oldu. Muhteviyatı, hepsi hepsi 4 aylık bir iş olmasına karşına karşın; tabir yerindeyse, bir bardak suda fırtına koptu. Herkes alımların noter huzurunda kura ile yapılacağını beklerken, daha resmi sonuçlar açıklanmadan işe başlayanların isimleri ortaya çıkıverdi. Buna resmen ve apaçık torpil derler. Hepi topu dört aylık bir iş, bu listeleri belirleyenler için oy dışında pek de fazla bir şey ifade etmezken, geri kalan 300 kişi için bir umut demekti. 4 aylık bir umut demek; haksız yere emeği çalınan birçok aday için çocuğunun maması, bakkala olan borcun bir nebze de olsa hafiflemesi demekti. Ancak bu ülkede Hademeliği bile Milletvekili referansıyla dağıtan zihniyet işin resmen suyunu çıkardı. Oy veren vermeyen herkes bir beklenti içinde. Seçimlerin hemen sonrasında başlayan Vakıf ve Hastane Müdürlüğü çapındaki beklentiler süre dursun; milletin oylarıyla gelip, o oylarla aldığı güçle istediğini istediği yere atıp tutan zihniyet, şimdide hastanede yaklaşık 8 yıldan bu yana temizlik işlerinde çalışan çoluk çocuğunun rızkını pas pas yaparak yani çok af buyurun pisliğimizi temizleyerek çıkarmaya çalışan emekçi insanları hiçbir gerekçe göstermeksizin işlerinden, ekmeklerinden ediliyorlar. Şimdi kimi kime şikâyet edeceğiz. Şu dünyada din iman kisvesiyle her haltı yiyip de kendinden olmayana gâvur diyenlere; geçtiğimiz günlerde yolsuzluk suçlamaları nedeniyle dokunulmazlığının kaldırılmasının istenmesi üzerine istifa eden Almanya Cumhurbaşkanı’nın onurlu duruşunu salık veririz. Son sözümüz Erganispor kulübümüze… Başarı da bizimdir. Başarısızlık da. Başarı kadar başarısızlık da olağan bir durumdur. Tıpkı başarının ardında övgünün, başarısızlıkta ise eleştirinin olduğu gibi. Yönetici arkadaşlarımızın hiç birinin bu kulübün bu halde olmasına rıza göstermeyeceğine en az onlar kadar canı gönülden inanırız. Bu kulüp önemli başarılar elde ettiğinde bu memleketin gazetesi olarak nasıl ki, yere göğe sığdıramamışsak. Ortada bir kötü gidiş varsa eleştirmek de takdir etmek gibi hakkımızdır. Bu kulübe geçmişte nasıl destek verdiğimizden şüphesi olanlara arşivimiz açıktır. Ancak gelinen noktada bir takım nedenlerden dolayı öyle ya da böyle takımın durumu ortada. Herkes kendine göre bir haklılık payı koyuyor doğal olarak. Bunu yaparken de belden aşağı vurmak kimseye yakışmaz. Kimsenin kimseye ibadetine söz etme hakkı olmadığı gibi kimsenin de kimseye içtiği suya ya da yediği yemeğe laf etme gibi belden aşağı vurma bahanesi olmamalıdır. Bu bahaneyi ortaya koyanlar kendi başarısızlıklarının önüne başkalarının yiyip içtiğini koyarak kendilerini aklayamazlar. El insaf! Elinizi biraz olsun vicdanınıza koyun da yarın yiyip içtiğine laf ettiğiniz insanların yüzüne bakabilesiniz.