Türkiye halkları savaştan yana değil
‘iç savaş’ hiç istemiyor.
Halk ne Türkiye’nin Batısında ne de Doğusunda savaş istemiyor
7 Haziran seçimlerinde sandıktan çıkan sonuçlar halkların barış sözleşmesi olarak kabul gördü.
Savaştan yana olanlar bundan rahatsız oldu
Yönetmek ve iktidar olmak adına ‘savaş’ı gündemleştirdiler.
Barıştan yana olanların talepleri dikkate alınmadı.
AKP-Saray iktidarı sivil siyaset alanında kaybettiğini gördü, bunu gördüğü andan itibaren savaş taktiklerini gündemleştirdi. KCK’yi savaş alanına çekerek asıl amacı olan HDP’nin itibarsızlaştırılarak, ‘terör örgütü yanlısı’ olduğu propagandası ile siyasi gücünü yeniden elde etme yolunu seçti. AKP’nin kaybettiği siyasi gücünü ölümler ve şehit edebiyatı üzerinden lehine çevirme gayreti Türkiye’yi kan gölüne çevirdi.
Geçici iktidarını MHP’den aldığı güçle devam ettiren AKP’nin, MHP’nin kendisi açısından en önemli siyasi argümanı olan ‘Şehit edebiyatı’ taktiği ile o kesimden oy devşirme planları ne kadar tutar bilemiyoruz, ancak bildiğimiz şu ki, onların sayesinde dökülen kanların sorumluluğunun altında ezilecekleridir.
KCK’nin de AKP’ye ve saray iktidarına karşı verilen, verilmesi gereken siyasi mücadelenin boyutlarının yükseldiği bir ortamda, adeta onların değirmenine su taşıyan ‘misilleme’ eylemleri, gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla HDP’nin pratiğe dökmek istediği sivil demokratik siyasetin önüne engel olarak dikildi. HDP’nin bu engeli aşabilmesi için KCK’nin bu eylemleri sonlandırması ve yapılan ‘Ellerin tetikten çekilmesi’ çağrılarına olumlu cevap vermesi gerekiyor.
Neden sorusunun cevabı ise, gayet basit ve insanidir.
Çünkü Türkiye halkları ne sınırların ötesinde ne de içeride bir savaş istemiyor.
Bir ‘iç savaş’ ise hiç gündem değil, ayrıca kabul edilebilir bir durum değil.
Barıştan yana olanların böyle bir kabulü söz konusu olmadığına göre, HDP, CHP, barıştan yana olanların ve STK’ların yaptığı ‘Ellerin tetikten çekilmesi’ çağrılarının mutlaka dikkate alınması, olumlu yanıt verilmesi zorunluluğu kendini dayatıyor.
Çatışmalı ortam, AKP iktidarı açısından siyasi gücünü yeniden elde etme aracı olarak kullanılıyor. HDP’nin yakaladığı siyasi gücün kırılması için algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu nedenle; HDP açısından baktığımızda, mevcut çatışmalı ortam, sivil demokratik siyasetin gelişmesinin önünde duvar gibi durmaya başladı. Bu duvarın taşlarının daha fazla örülmesine fırsat vermemek adına Kandil’in, HDP’nin, STK’ların, barış yanlılarının, aynı zamanda Türkiye halklarının sesine olumlu ses vermesi gerekiyor.