Biz/Bizler/Yazan çizenler, STK’lar, sendikalar, kanaat önderleri, aydınlar, insan hakları savunucuları ne yaparsa yapsın, ne yazarsa yazsın, hangi görüşmeleri yaparsa yapsın karşılık bulmuyor.
Mevcut tablo, şimdilik karşılık bulmayacağına işaret ediyor.
Çünkü taraflar kararlı!
Tarafların kararlılığı tabloyu karartıyor.
Bu yaşananların basit bir sokak çatışması olmadığını biliyoruz.
Var olma, varlığını kabul ettirme savaşının varacağı noktanın mağlubiyet yâda galibiyete işaret etmediğini/etmeyeceğini bilen Biz/Bizler her şeye rağmen ısrarımızı sürdürmek ve insani
sorumluluklarımızın omuzlarımıza yüklediği görevi ‘Yeter artık’ diyerek sürdürmek gibi kararlılığı göstermek durumundayız.
**
Her çaba mutlaka bir sonuca hitap eder.
Önemli olan çabanın içindeki samimiyettir.
‘Yeter artık’ demenin içindeki samimiyetin hitap biçimi, tarafsızlığı ise elbette ki son derece önemli.
Biz ‘yeter artık’ diyoruz, karşılık bulmuyor.
HDP, halk ‘Edi Bese’ diye haykırıyor, karşılık bulmuyor.
Başbakan Davutoğlu da ‘Edi bese’ diye çağrı yapmış!
Samimiyet testine tabi bir ‘Edi bese’ olmuş.
inşallah karşılık bulur!
Davutoğlu’nun çağrısı ‘hendek’ kazan Kürt gençlerine.
‘Vazgeçin, gelin beyaz bir sayfa açalım’ demiş.
Biz/Bizler aylardır, yazar, çizerler yıllardır ne diyorduk?
Farklı bir şey mi diyorduk.
‘Savaşa, çatışmaya, yıkıma, yangına, bombaya, ölümlere’
Evet, mi diyorduk.
Bugünlere gelmemek için avazımız çıktığı kadar ‘Edi bese’ diye bağırmadık mı?
Neden dinlemediniz, duymazlıktan geldiniz?
Niye kulak vermediniz Sayın Davutoğlu?
Şimdi sizin ‘Edi bese’ diye çağrı yaptığınız gençler aylardır size ‘Edi bese’ diye çağrı yaptığında neden dinlemediniz, neden bu savaşa zemin yarattınız?
**
Şimdi neden diye sormak gibi bir hakkımızın doğduğunu düşünüyoruz ve soruyoruz.
Yazık olmadı mı?
Sıfır ölümden çoklu ölümlere getirildiğimiz bu aşamada şimdi biz çağrı yapıyoruz;
‘Edi bese’ Sayın Davutoğlu.
Aynı çağrıyı PKK’ye de yapıyoruz;
‘Edi bese’
**
‘Kentsel dönüşüm mü?’
‘Ruhsal dönüşüm mü?’
Biraz da bunu konuşalım isterseniz.
ironik mi, değil mi?
Bilemiyorum.
Anlayan anladı galiba.