Siyasetten, kavgadan, tanktan, toptan, bomba seslerinden, ölümlerden uzak bir yazı olsun istedim. Bunlarla övünenlere inat, Diyarbekir koksun istedim, gaz, yangın, duman kokusu yayanlara inat.
Celal Güzelsesi hayal ettim dün.
Gazi köşkünde oturmuş Diyarbakır’ı seyrediyor.
Elbette ki Sur içi bölgesini
Oradan seyredince görünen tek yer Surdur
Roket, tank, top sesleri, yükselen dumanlar.
Olanlara oradan tanıklığını hayal ettim üstadın
izlerken nasıl bir türkü çıkardı diye düşündüm.
Çok yanık olurdu türkü
Hepimizin içini yakan,
içimizi yakanlara inat bir türkü
Belki de çıkmazdı böyle bir türkü
Ağzı, dili lal olurdu üstadın.
**
Sonra Avukat ihsan Biçicinin Diyarbakır’ın bugünlerini anlatan şiirine bakıyorum. Oğlu sevgili Reha Biçici paylaşmıştı, daha da yaygınlaşması için affına sığınarak tekrarlıyorum.
VAY LIMIN DiYOR BiÇiCi, BUGÜNLERi YAŞAYACAĞIMIZI ANLATAN ŞiiRiYLE
Bu şehr-i Amid
Bu koca Diyarbekir ki
Nice sergüzeştler görmüştür
Uzak tarihte, eski tarihte, yeni tarihte,
Sevdalar, kavgalar iç içe
Sanki hiç yaşamadık o günleri,
Her dalı yediveren
O pembe, beyaz kan kırmızı gülleri...
Şimdi gövdesi sahte
Yaprakları yalan
Solgun çiçekleri bir ücra yerinde yüreğimin
Vay, lımın...
Eski sevgilileri arar gibi
Eski resimlerde yâd edip seni,
Bir gecekondu ormanına çevirdiler
Ben-ü Sen’i.
Camiini cehalet kaplamıştır
Örümcekler sarmıştır kiliseni,
Yıkılmış direği can evimin,
Vay, lımın...
Nerde o Hamravatla yıkanmış sokaklarda
El ele vermiş görkemli yapılar,
inan, kızı Anjel kadar güzeldi
Ermeni Dikran’ın süslediği kapılar.
Şimdi mahalleler yastadır, sokaklar kan-revan,
Sen artık sonbaharısın sevgimin,
Vay, lımın...
Öylesine arif ve kamil,
Boti Resul, Kürt Mikail,
Türkoğlu Cafer, Süryani Hüsnü, Ermeni Hayik,
Musevi Şem’un, Zaza ismail
Eşi menendi görülmemiş bir mozayik.
Şimdi,
Bir kanlı mendil gibi ortasında ellerimin.
Vay, lımın...
Berdebür’de, Hasavar’da, Sarıkız’da, Cinali’de
Şimdi yıkık, viran, pejmürde
Hami Köşkü, Pamuk Köşkü, Ağuludere.
Her gün bir ceset gömmedeyiz
Bir zamanlar sevgiler topladığımız bahçelere.
Yaşı dinmiyor gözlerimin,
Vay, lımın...